Bundan birkaç sene önceydi. Bize ait olmayan,arasıra bahçede beslediğimiz kedilerden hamile olan bir tanesi, bir derdi olduğunu belirtir hareketlerde bulunmaya başladı. Dikkat çeker bir şekilde . Sessiz ama telaşlı. Bir kapıya bir diğer yönlere gidip geliyor. Rahatsız. Hamile olduğu için bebeklerle ilgili bir sıkıntı var diye düşünerek veterinere götürdük. Doğum yapamıyormuş. Bir iğne yapıp gönderdi veteriner. Akşama yavrular gelir diyerek. Hakikaten sabah gördük ki üç yavrusu olmuş bahçedeki depoda. Biri yaşamıyor. Ama anne bir tuhaf. Bakamıyor bebeklere. Şaşkın şaşkın izliyor onları. Ne temizleyebiliyor,ne de doğru dürüst besleyebiliyor. Yavrular üst perdeden seslerle yıkıyorlar ortalığı.Ne yapsak diye düşünürken bir başka dişi kedi onlarla ilgilenmeye başladı, yeni anneye rehber oldu. İki yavruyu aralarına alıp büyüttüler. İnanılmaz duygulu sahneler izledik o iki anneli yavrular büyürken.
Bu hikayeyi buraya hayvanlar arasındaki merhamete ufak bir örnek olsun diye yazdım. Daha pek çok örneği var hayvanların vefa ve merhamet duygusuna dair görüp okuduğumuz.
Rabbimizin merhametinin yüzde biridir yeryüzünde merhamet adına seyrettiğimiz her manzara.
“Muhabbet ve merhamet, insanlığın; hiddet ve şehvet de hayvanların sıfatlarıdır. “ dese de Mevlana Celâleddin-i Rûmî günümüzde insan denilen yaratılmış kendini sevip şımartmakla meşgul. Yaratılışta var olan bütün güzel özellikleri kaybetmiş. Muhabbet ve merhamet hayvanlarda daha çok . İnsanların kalplerini kibir ve bencillik esir almış durumda. Kendini,kendi çocuğunu,kendi kedisini sevmekte.
Aynı katagoride olsa da nefsinin olmadığı herşeye karşı da olabildiğince kör,sağır ve duygusuz.
Günümüzde kendini ilah edinmiş nefsine tapan insan,eş dediği,senelerce bir yastığa baş koymuş eşine, kendi evladına sergiliyor vahşetini.
Kalp denilen alıcısı körelmekte insanın. Yeryüzüne inen rahmeti alamıyor ki ,verebilsin.
Oysaki kalpler rahmetin tecelli ettiği yerdir.Nazargâh-ı ilahidir. Rabbinine doğru rotasını kaybetmiş kalp, alıcı özelliğini kaybeder kararır ve nihayetinde mühürlenir.
Mühürlenmiş kalpler şaşkındırlar. Ne yapacağını şaşırmış,bî-karar atar dururlar.
Dillerinde sahte insanlık sevgisi,sunî kalpler gönderiyor bir diğerine,sadece kendini seven ve kendine acıyan insanlar.Yapay,gerçek olmayan kalpler her yerde. İçleri boş. Duygusuz,anlamsız.
Gerçek kalpler merhametle süslenir, şefkat ile bezenir, sevgi ile büyür. Öylesine büyür ki , “öyle büyüsün ki bedenim der,cehennemde ehli imana yer kalmasın.”der duasında.
Uyuyamaz Komşusu açken.
Merhamet , rabbinin sıfatıdır...
Özellikle bir işe niyet ettiğimizde söylediğimiz بِسْمِاللهِالرَّحْمَنِالرَّحِيمbismillahirrahmanirrahim. Rahman ve rahim olan, çok merhamet eden, esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adı ile demek.
Dolayısı ile her işin başındaki besmele niyeti,kalbi doğru rotaya çekme anahtarıdır.
Tekrar tekrar hatırlamalı ve hatırlatmalıyız ki,
-“İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez. (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16.)
Yani,
-“Merhamet etmeyene merhamet edilmez" (Buhari, Edeb, 18)
Ve bu merhametimiz, efendimizin buyurduğu gibi bütün mahlukatı kapsamalıdır.
-“Nefsim kudret elinde bulunan Allâh’a yemin ederim ki, birbirinize merhamet etmediğiniz müddetçe Cennetʼe giremezsiniz.” buyuran efendimize,
Ashâb-ı kiram:
“–Yâ Resûlâllah! Hepimiz merhametliyiz.” Dediler.
Allahʼın Resûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–(Benim kastettiğim) merhamet, sizin anladığınız şekilde yalnızca birbirinize olan merhamet değildir. Bilâkis bütün mahlûkâta şâmil olan merhamettir, (evet) bütün mahlûkâta şâmil merhamet!..” buyurdular. (Hâkim, IV, 185/731)-
Comments