Günlük takip ettiğim yazarlardan biri Gökhan Özcan.
“Eskimek, belki de, önü alınamaz biçimde eksilmeye başlaması bir şeylerin hayattan, hayatımızdan. “ diyor dün yazdığı makalesinde.
İnsanın yanlızlığı anlattığı.
Yalnız insan.
Gelirken ve giderken tek başına geçecek o geçitten.
Ne kadar haklı. Çok çarpıcı cümleleri var. Yukarda tırnak içindeki cümle de onlardan biri. Çok düşündüm üzerinde.
Kaçınılmaz bir biçimde zaman törpüler canlı cansız her ne varsa yeryüzünde. Bu yüzden eskimek küçülmektir biraz da. Mağrur başların eğilmesidir.
Eskirken , bedenimizden,çevremizden, hayatımızdan parçalar kaybetmektir.
Muhtaç olmaktır bir diğerine.
İlk kaybedilenlerden biri renktir . Maddi bedende ten kaybeder rengini, solar. Suyunu kaybeder canlılığını gücünü yitirir.
Göz ferini,baktığı yerde renkleri kaybeder.
Duvarlardan sıvalar, ahşap evlerden tahtalar, ağaçlardan yapraklar dökülür.
İnsanlar eksilir hayatlardan.
Fani olan ne varsa değişir,dönüşür.
Bu liste böyle uzar gider.
Lakin,eskimek gerçekten her zaman eksilmekmidir.?
Şöyle bir bakıldığında , göçenin yerine yeni hayatlar katılır,eşlik eder yolculuğuna.
Beynin ,bedenin bazı fonksiyonları azalırken, daha mutlu,daha akıllı, alerji gibi,grip gibi bazı hastalıklara daha dayanıklı olur.
Ayrıca daha olgun,daha soğukkanlıdır.
Yaşanılan her deneyim insandan bir şeyleri alıp giderken insanı da değiştirir ve yükler.
Hırsını,bırakır,kanaati yüklenir. Hasedi bırakır,digerkâmlık ve sevgi yüklenir. Fevrilik gider,olgunluk kalır.
Kısaca nefes-i emmarenin vasıflarından eksiltir de mutmain nefsin özellikleri ile donanırsa her bir yüzü ayrı ışık saçan mücevher gibi olur.
Eski, bazı konularda eksik ama çok değerlidir.
Kibrit-i Ahmer gibidir.
Nadide ve özel.
Hasılı kelam.
Zaman denilen süreç içinde, tercih ettiği rota üzerinde yuvarlanan,dönerken dağılan,dağılırken bir yandan mutmain nefsin özellikleri ile toparlanan insan kazanandır.
Eksik ama tamdır.
Dışı hafiflerken içi dolandır.
Dünya hayatını kârlı bir takas ile kapatandır.
Opmerkingen