Batanlar ve doğanlar arasında…
- hüma
- 9 saat önce
- 1 dakikada okunur

Gün doğumu, penceremden. Uzak ince bir çizgi ufukta başlayan gün. An be an griler yerini sarı,turuncu sıcak renklere bırakacak.
Batanlar ve doğanlar arasında,birine ağlayıp diğerine sevinerek yol almakta insanoğlu. Deryayı,batanı,doğanı, gözünün değdiği, gönlünün gezdiği ne varsa sahiplenerek hakkı görüyor.
Bir an düşünüp,seyran ettiği yerleri hissedebiliyor, anlattıklarını dinleyebiliyor mu?
“Bir insanın okuduğu her şeyi muhafaza etmesini istemek, yediği her şeyi midesinde muhafaza etmesini istemekten farksızdır. Yediği şey onu bedenen, okuduğu şey de zihnen beslemiştir ve o bunlarla ne ise o olmuştur” diyor ‘Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine’ kitabında Arthur Schopenhauer.
O zaman hemen paylaşayım zihnimde yeni ufuklar açan paragrafları.
Kıtabın önsözünde Mustafa Kutlu şöyle diyor:
“Gün gelir hakikate giden yola barikatlar kurulur. Bu defa sorulan soru şudur: ‘Ne yapmalı?’
Önce niyet edeceğiz, ardından kalbin sesine uyarak sonsuzluğa yöneleceğiz. Üç hakîmin hükmünde hata aranmaz: Kalbin, kaderin, ölümün.
Aramak vazifedir. ‘Aramakla bulunmaz fakat bulanlar ancak arayanlardır’ denilmiş. İnanmak ve sevmek şart… Arayışta esas olan samimiyettir. Kendini belli eden sanattan, nümayişçi ahlâktan ve kendine güvenen ibadetten uzak durmalı. Hakikatın-hayrın-güzelliğin ardına düşüp; gayret bizden, tevfik Allah’tan demeliyiz.
Ey kalbi olanlar!
Ümit ve korku arasında bulunanlar!
Takva sahipleri için zaman yok hükmündedir. Her an her şey olabilir!
Allah bes, baki heves.”
-Kalbin sesi ile toprağa dönüş.-
Cumanın hayrına erişmemiz niyazı ile…
🌹