“Dünyada her şey birbirini çekmektedir: Küfür kâfiri, doğruluk doğruyu çeker. Dünyada kehribar da var, mıknatıs da. Sen, demir kırıntısı veya saman çöpü olursan, bunlardan birisinin çekişine kapılırsın. Ancak demir kırıntısı isen, seni mıknatıs çeker; saman çöpü isen kehribar. İyi kişilerin yanında yer almayan elbet kötü kişilere tutulur.”
Diye anlatır Mevlana kişinin kimi,neyi çoğalttığının önemini.
Maddeden atom altı alemlere inildikçe görünüyor ki evrendeki herşey enerjiden oluşuyor. Madde bir enerji. Düşünceler bir enerji. Bu enerjiler bazen titrer bazen salınır. Yan yana salınan sarkaçlı saatlerin salınımını bozduğunuzda bir müddet sonra birbirlerini etkileyerek tekrar eşit bir şekilde salınırlar. Yan yana duran iki jeneratör de öyle.
Yazın sizleri de çıldırtmıştır bir ağızdan olabildiğince bağıran ağustos böcekleri veya kurbağalar.
Güçlü titreşimler ,daha güçlü titreşimlerin etkisine girebildiği gibi,bir arada senkronize olarak zayıf titreşimleri kendilerine uydururlar.
Sesler,renkler ve kokular arasında da uyum,sempati veya antipati vardır. Bir kokunun,bir sesin peşine düşenler, bazı renklerin sevdalısı olanlar onlar ile aynı titreşimde olanlardır. Aksi de geçerli tabii. Sevmediklerimiz titreşimlerimizin uyum içinde olmadıklarıdır.
İnsanlar olarak bizler sadece beş duyumuz ile iletişimde değiliz birbirimizle.
Görünmeyen enerji dalgaları içinde birbirimiz ile etkileşip haberleşebiliyoruz. Onlarca örnek verebiliriz hepimiz. Hasreti ile yandığımız,bir sesini duysam diye kıvrandığımız dünyanın öteki ucundaki biri bir anda arayıverir şaşırıp kalırız. Ben de tam seni düşünüyordum diye.
Defalarca çaldığı için öfke ile açılan telefondan yüzünü görmeyen muhatabın, hiç belli etmesen de anlar rahatsız ettiğini. Yine yüzünü görmesen de anlarsın hüznünü sevdiğin birinin. Hissedersin. Çünkü söylenen kelimeye ,ses tonuna yüklenen duygular karşı tarafı etkiler.
Aslında bu ses ve söz olmasa,yazı ile,bakış ile olsa da böyledir. İletişime yüklenen duygular uzaklardan bile yansır.
Bazen rüya olur görülür , bazen de Yusufunun kokusu gelir bekleyenine.
Neyin titreşimi güçlü ise yanındakinin titreşimini kendine uydurur demiştik ya.
Düşünceler de öyle. Onlar da enerjilerden ibaretler.Kötü duygu ve düşüncelere karşı iyi duygu ve düşünceleri ilk önce kendi içimizde güçlendirip ,sonra da daha güçlü bir şekilde yaymak, yansıtmak,çoğaltmak zorundayız. Sevgi bu alemdeki en büyük rezonanstır çünkü.
Birbirimize kin,kıskançlık,haset,ötekileştirme vb duyguları beslemeyi bırakmamız gerek. Dile getirmesek bile bu duygular ulaşıyor çünkü diğerlerine. Negatif bir enerji alanı oluşturuyor.
Bilmeliyiz ki gönüller değişmediği sürece dünya değişmeyecek. Masumlar zarar görmeye devam edecek.
İyi titreşimlerin güçlü olduğu bir Evren’de kötülük yeşeremez. Kendine uygun frekans bulamaz. Mikro alemden makro aleme bu böyledir.
Rabbe,hakka,iyilik ve güzelliğe yönelik toplu dua ve istekler muhabbet ile yapıldığında çok kuvvetli titreşimler yayarlar. Kendileri ile bir frekansta olanları bulur daha da güçlü titreşim ve salınımlar yaparlar.
Gecenin sahibine Duam odur ki ,gönülden muhabbet ile edilen dualar birleşip mazlumları koruyan kalkan olsun zalimlere.
Amin.