Gazze’deki ateşkes, İslam dünyasının kanayan gönlünde bir sevinç doğurdu. Yangına su serpti. Gözlerinde yaşlarlarla ağlarken gülmeye başladı gönlümüzdeki Gazze köşesi.
1948 den bu yana devam eden zulüm geçtiğimiz sene haddi aşmış dayanma sınırlarını yıkıp geçmişti.
Şimdi sevinç sarhoşu adeta.
İzlediğimiz görüntülerde çoğu kişinin bu zaferi, Filistin direniş ve mücadelesinin bir neticesi olarak değerlendiriyor öyle kutluyor.
Bir yanımız sevinirken düşmanın acımasızlığını ve kaypaklığını bilen derinlerde bir ses itidal diyor.
Bu sevincin mahiyetini doğru anlamak, itidal içinde kalabilmek büyük önem taşır. “Yendik, tek başımıza direndik” gibi ifadeler, bazen Allah’ın yardımı karşısındaki tevekkülü eksik bırakabilir.
Rabbimiz dilediğinde, çoğu az göstererek kalpleri yatıştırır yine azı çok göstererek gönüllere korku salar.
Kur’an, zaferin sadece Allah’ın yardımıyla mümkün olduğunu sıklıkla belirtir. Enfal süresi 17. Ayet bir örnektir.
“Sonra onları siz öldürmediniz, lâkin Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, lâkin Allah attı. Bu da müminlere güzel bir imtihan geçirtmek içindi. Allah işitendir, bilendir. “
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de Bedir Savaşı’nda aynı gerçeği dile getirmiştir. O, zaferin sadece Allah’ın takdiriyle gerçekleştiğini ve O’nun yardımı olmadan hiçbir şeyin mümkün olamayacağını her zaman vurgulamıştır.
Gazze’deki direniş ve elde edilen bu zafer, yalnızca bir askeri başarı değildir. Aynı zamanda imanın, sabrın ve Allah’a teslimiyetin zaferidir. Sevinç anlarında gösterilen aşırılıklardan kaçınmak, sevinci doğru bir şekilde kutlamak, itidalli olmak önemlidir. İbrahim süresi 7. Ayet tam da bunu hatırlatır.
“Ve hatırlayın ki Rabbiniz size şöyle bildirmişti: Yüceliğim hakkı için şükrederseniz elbette size (nimetimi) artırırım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.”
Bu ayet, sevinç anlarında şükretmenin, nimetin gerçek sahibi olan Allah’a yönelmenin önemini vurgular. Her zaferin sonunda şükretmek, sabırla kazanılan her mücadelenin değerini
Arttırır.
Üzüntüler de bu hayatta kaçınılmazdır. Ancak, Allah’a güvenmek, sabırla metin kalmak, her acının ardından gelen rahmetin müjdesini beklemek gerekir. Gazze’deki direnişin başından sonuna kadar gösterilen sabır, sadece maddi bir zaferin değil, aynı zamanda manevi bir zaferin de işaretidir.
Sevincin aşırılıkla değil, şükürle yaşandığı gibi, üzüntüde de aşırıya kaçmamak gerek.
Nitekim sevgili peygamberimizin oğlu İbrahim’in vefatında söyledikleri üzüntüsü olanlara örnek olur.
Gözyaşı dökmesini yadırgayanlara “Göz yaşarır, kalp hüzünlenir; fakat bizim ağzımızdan ancak rabbimizin razı olacağı sözler çıkar” demiştir.
Gazze’deki ateşkes, sadece bir siyasi ve askeri başarı değil, aynı zamanda bir iman mücadelesinin simgesidir. Sevinçle kutlarken, her zaferin kaynağının Allah’tan olduğunu hatırlamak, bu zaferi şükürle taçlandırmak, en doğru yaklaşımdır. Üzüntüde de sabır, her zaman zaferin kapılarını aralar. Allah’ın yardımını unutmadan, her halimizde itidal içinde kalmalı ve bu zaferi Allah’a hamd ederek kutlamalıyız.
Filistinli şair Tevfik Al zeyyad mısraları ile veciz bitirelim. Cumanızı tebrik ederim.
Yirmi çaresiz adam olmamıza rağmen
Ledda’da, Ramla’de ve Celile’de
Biz burada kalacağız
Yüreğinize çökmüş tuğlalar gibi
Ve boğazınıza
Bir cam kırıntısı, bir kaktüs gibi
Ve gözlerinize
Bir yangın gibi.
Biz burada kalacağız
Elinden geleni ardına koyma
Biz koruyoruz
Zeytinin ve incirin gölgesini
Yoğuruyoruz fikirleri
Hamurun mayası gibi
Çelik gibi sinirlerimiz.
Ama cehennem ısıtıyor yüreklerimizi.
Susarsak eğer
Taşları sıkacağız.
Acıkırsak çamurla doyacağız.
Ama asla terk etmeyeceğiz.
🌹🌹🌹💖💗💞