top of page
  • Yazarın fotoğrafıhüma

Dil damağa dayandığında...

Güncelleme tarihi: 17 Oca 2021

“Ettekrarü ahsen velev kane yüz seksen” sık söylerdi bu cümleyi biz daha orta okuldayken arapça hocamız. Yüz seksen kere de olsa tekrar güzeldir der, yinelememizi istediklerini sıralardı.

Beyin bir kelimeyi ilk duyduğunda farklı, her tekrar ettiğinde farklı algılarmış. John Horgan isimli bilim insanı kelimeleri tekrar ettiğinde beyindeki nöronların hareketlerini incelemiş. İlk duyduğunda farklı tekrar edildiğinde farklı yerlerde aktifleşmiş nöronlar.

Rad suresi 28. Ayetin buyurduğu gibi, kalpler ancak Allah’ın zikri ile mutmain olur. Zikir, hatırlamak, anmak demek. Her söyleyişte bir başka kapı açılıp bir başka bağlantı kuruluyor bu bilgiye göre.

Rabbinin azameti,rahmeti,merhameti,üzerindeki nimetleri...

Allah dedikçe sonsuz açılımlarla zenginleşiyor zikredenin dünyası. Zikirin çeşitleri malum.

Bunlardan hafi zikir deyince dedemin hafi zikri tarif edişi canlanıyor gözlerimin önünde. Sesi kulaklarımda.

...”Gözlerini kapa,dilini de damağına daya,içinden sessiz olarak Allah demeye başla”...

Zikir-i hafi denilen dili damağa yapıştırarak gönülden yapılan zikirin bu çeşidinin, Hızır (as) tarafından Abdülhâlik Gücdüvâni’ye öğretildiği kabul edilir. -2-

Diyorlar ki dil damağa dayanınca beynimizin ortasında,kozalak şeklinde,çeyrek santim uzunluğunda,nohut kadar minicik bir bez olan Pineal Gland aktif olurmuş. Epifiz bezi diye de bilinen bu nohut büyüklüğündeki organa üçüncü göz diyenler de var.

Yakın zamana kadar ne işe yaradığı bilinmese de, şimdilerde sinir girişini hormonal çıkışa çeviren bir bezdir diyorlar. Bir çeşit biyolojik saat gibi çalıştığını tahmin ediyorlar.

Epifiz bezi,sirkadiyen ritimle, karanlıkta salgıladığı Melatonin aracılığıyla, bedenin diğer bölümlerine zaman sinyalleri iletir. Böylece günün ve yılın farklı zamanlarında fiziksel yapıyla ilgili döngülerin düzene koyulmasında rol alır.

Karanlıkta ve yüksek yerlerde salgılaması artar.

Salgıladığı melatonin yanında özellikle dimethyltryptamine (DMT) diye bilinen moleküller, ruh molekülü diye bilinir ,uykuda rüyaların görüldüğü evrede sabaha karşı 3-4 gibi salgılanır.

Bebeklik döneminde aktif olan bu bez ergenlikle birlikte körelir. Bu körelmede ergenlikle birlikte kuvvetlenen hanımlarda östrojen, erkeklerde testesteron hormonunun salgılanması ve kullandığımız özellikle florür içeren maddelerin etkisi büyüktür.

Bu açıdan bakıldığında dilin damağa değmesi beyne titreşim göndererek

epifiz bezini aktifleştirdiği gibi ölü olan algı noktalarını açar.

İslamın epifiz bezine bakış açısını ele alan sadece bir çalışmaya rastladım bu konuda okumalar yaparken. O da Nazife Varlı’nın İslamî Bakış Açısıyla Epifiz Bezinin İşlevi konulu makalesi. Buraya almadığım detaylı bilgiler oradan okunabilir.

İslam dışı öğretilerde de önemseniyor,dili damağa dayamak ,yaşam enerjisi döngüsünü tamamlar diyor Uzakdoğu kaynaklı tai çi,yoga vb felsefelerle uğraşanlar.

Hintliler dili kıvırarak damağa dayamak timüsün uyarılmasını sağlar diyorlar.

Yogada da dili damağa dayayarak Dan Tien denilen diyafram solunumu yapmanın pek çok hastalığa iyi geldiği,stresi azalttığı,menfi duyguları giderdiği anlatılır.

Çocuklara isim verirken dilin damağa değdiği harflerin içinde geçtiği isimleri tercih etmeleri çok faydalı olur diyorlar.

Çok merak ettiğim bir konu olan niçin dil damağa değerek,zikr ediliyor diye araştırınca beyinde neler olabiliyormuş bir nebze bilgi sahibi oldum. Sizlere de kısaca özetledim vesselam...



1- rad suresi 28

“Onlar ki iman etmişlerdir ve kalbleri Allahın zikri ile yatışır, evet Allahın zikriyledir ki kalbler yatışır.”

2-Kalplerin Anahtarı, ss.110.



4.154 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Commenti


bottom of page