Kahvenin ardından.
- hüma
- 8 saat önce
- 3 dakikada okunur
Kahveyi paylaşmıştım sizlerle. Onun balkon kapısını tırmalayışını.Hatırlarsınız.
Sarı gözlü, sarılı beyazlı bir güzel kedi. Adı saman olsa gerekti ama kahve koymuş bizimkiler. Sütlü kahveyi de andırmıyor değil.
İri ve bir şekilde kapıyı açıp eve arkadaşlarını alacak kadar becerikli.
Kahve sahipli bir sokak kedisiydi. Ara sıra evde yaşasa da pencere önünde ya da balkonda uyuyan, kapı önünde arkadaşları ile birlikte yemek yiyen bir kedi.Yemek ve barınma derdi çekmeden tabii hayatını yaşıyordu.
“Kahve hasta şimdilerde. İlk görünen karaciğeri problemliymiş. Dişlerinde enfeksiyon varmış.
Yemek yiyemeyişinden belliydi.
Bakım evinde,tedavi sürecinde.
Hali çok içimize batıyor. “
Diye yazmışım günlüğüme. Bugün kahve hayatta değil. Aldığı virüsü ,geçirdiği ameliyatı atlatamadı.
Üzgünüm. Öyle üzgünüm ki bir daha evde hayvan beslememeye ahdettim.
Kahve özelinde pamuğu,dumanı,akşamı,gümüşü,samurayı,safiri,seferi,şakiri, pusatı, Asenayı… bütün hayatımıza dokunmuş kedi,köpek ve kuşlarımızı,sair hayvanlarımızı da düşünerek evde hayvan besleme çabasına bir göz atalım istiyorum.
Çuvaldız önce kendimize.
Kahve’nin ardından bir tefekkür…
Camın ardındaki hayatlar onlarınki. Hemcinslerinin hayatlarına seyirciler.
Evlerin bir köşesinde kıvrılmış uyuyan, pencerelerden dışarıyı gözleyen,kafeslerinde uçmayı özleyen canlar,bize emanet edilmiş bir nefes, bir yoldaş, bir sükûnet parçası hayatlarımızda.
Adları değişse de hayatlara , gönüllere yerleşir,fani hayattan bakiye uzanan izler bırakırlar. Zira ayette bildirildiği üzere onlar da birer ümmettir.
“Yeryüzündeki canlıların tümü ve gökte kanat çırpan kuşlar, hepsi sizin gibi bir ümmettir…”
(En’âm Suresi, 38)
Bu bakış açısı gerektirir ki, onların fıtratlarını anlamak gerek.
Her canlı, kendi doğasında güzeldir.
Her nefes, ait olduğu rüzgârda serbesttir.
Bir kedi, bir kuş,bir köpek, balık, kaplumbağa… liste uzar gider.
Hepsi sessiz, kelimesiz lisanı hal ile derler ki,
Sevmek, sadece sahip olmak değildir.
Sevmek, özgür bırakmaktır.
Evde evcil hayvan bakımı ailelerin, özellikle çocukları büyürken gündemlerinden düşmeyen mesele. Şehir çocukları, insanları tabii hayata hasretlerini evde hayvan besleyerek gidermek istiyorlar. Sonuç ortada.
Evde mahpus, doğal ihtiyaçlarını suni bir şekilde gidermeye çalışan, eş bulma, üreme haklarından mahrum hayvanlar.
İnsan gibi giydirilen, tırnak ve yüz bakımları, boyamaları yapılan, bebek gibi kendilerine mahsus arabalarda gezdirilen uç örnekleri de görüyoruz. Kurbağalara kazaklar pantolonlar giydirip video çekenleri dahi görmek mümkün. O videolarda izlenip, beğeniler alan, gezdiğimiz yerlerde bebek arabalarda dolaştırılan hayvanların gözlerine baktınız mı?
Mutlular mı?
Oysa ki, baktığımız can taşıyan varlıklar birer emanettir.
O emanete davranışlarımız , bu imtihan dünyasında sonucu etkileyecek kadar önemlidir. -1-
Rızâullah, Allahın kulundan razı olması, ibadetler kadar hak sahiplerine hakları ölçüsünde davranmak ve hukuklarını gözetmekle olur. Mazlum ve suskunlara iyilikler de bir vesiledir. -2-
Bir hayvan hakları bildirgesi gerektir.
Bu çerçevede özellikle evlerde beslenen canlara davranışlar şu şekilde olmalıdır.
1.Emanet bilinciyle yaklaşmalıdır. Bu canlar birer emanettir. Onlara davranışlarımız hadisi şeriflere göre cennete veya cehenneme girme sebebidir.
2. Bu canların yaradılışlarına müdahale etmemek gerekir.
– Süslemek, giydirmek, poz vermeye zorlamak, tokalar takmak,yürütmek yerine arabalara bindirmek,,doğasının zıddını yapmaya zorlamak olmayacak davranışlardır.
3.Yaşam alanlarını da ayarlamak,serbestçe gezecekleri şekilde düzenlemek gerekir.
Dar kafesler,sığ sular,küçük kaplar, kapalı odalar… bu sessiz canların dile getiremedikleri ezalardır. Vücutlarına ve ruhlarına zarar verir.
4. Uçmasınlar diye kanatlarını, yırtmasın diye tırnaklarını kesmemelidir. Ev uygun değilse bu hayvanları beslememelidir. Kafeslerini temiz tutmalı,ihtiyaçlarını kirli ve dar alanlarda gidermeye zorlanmamalıdır.
5. Onlara vakit ayırmak ve ilgi göstermek de çok önemlidir. Unutmamalıdır ki bu hayvanların kendi toplulukları ile birlikte olma imkanı evlerde oldukları için yok.
6. Evlerin ve beslenen her canın temizliğine özen göstermek evde yaşayanların sağlığı için gereklidir.
Bunlar birkaç maddede aklıma gelenler. Bu listeye ilaveler yapılabilir.
Şimdi,
Ne kadar hazırız onları ağırlamaya?
Ne kadar yakınız doğalarını anlamaya?
Ve ne kadar uzağız fıtratlarına empati ile yaklaşmaya.
1-)
a-)Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdu:
"Bir kadın, eve hapsettiği bir kedi yüzünden cehenneme gitti. Kediyi hapsederek yiyecek vermemiş, yeryüzünün haşerâtından yemeye de salmamıştı."
Buhârî, Bed'ü'l-Halk 17, Şirb 9, Enbiya 50; Müslim, Birr 151, (2242).
b-)”Bir adam yolda, yürürken susadı ve susuzluğu arttı. Derken bir kuyuya rastladı. İçine inip susuzluğunu giderdi. Çıkınca susuzluktan soluyup toprağı yemekte olan bir köpek gördü. Adam kendi kendine: 'Bu köpek de benim gibi susamış.' deyip tekrar kuyuya inip, mestini su ile doldurup ağzıyla tutarak dışarı çıktı ve köpeği suladı. Allah onun bu davranışından memnun kaldı ve günahlarını affetti."
Müslim, Tevbe 155, (2245).
(Buhârî, Enbiyâ, 54)
2-)
"Ey Allah'ın Resûlü! Yani bize hayvanlar (a yaptığımız iyilikler) için de ücret mi var?" dediler. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Evet! Her 'yaş ciğer' (sahibi) için bir ücret vardır."buyurdu."
Buhârî, Şirb 9, Vudû 33, Mezâlim 23, Edeb 27; Müslim, Selâm 153, (2244); Muvatta, Sıfatu'n Nebi 23, (2, 929-930); Ebû Dâvud, Cihâd 47, (2550).
Comments