top of page

Dünya yalan, ölüm gerçek.

  • Yazarın fotoğrafı: hüma
    hüma
  • 13 saat önce
  • 2 dakikada okunur

ree

Dün akşam geldi haberi öteki yarım küreden. Avustralya’dan.     

  Kadim dostlardan birinin canparesi.

  13 yaşındaymış daha.

   Grip olmuş da bir gün namazını kılamamış. Ona üzülürmüş.

   Grip olmuş,o grip sebep olmuş da , o gece onun sevgiliye kavuşma gecesi olmuş.

   Ölümü unuttukça, ölür insan...yazmıştı geçmişte okuduğum makalesinde adını hatırlamadığım yazar. 

   Ölüm özellikle düşünmezse insan,çeşit çeşit hatırlatır kendini. Hiç beklenmedik bir anda  gelir Azrail as. Bazen hasat mevsimidir zaten,ayrılıktır acıtan. Bazen böyle gök ekin biçilir,giden ile birlikte umudunu da kaybetmiş gibi olur insan.  

    Yunus Emre dillendirir,

    “Bu dünyada bir nesneye yanar içim göynür özüm.

      Yiğit iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi. “

   Her ölüm erkendir,herbirimiz ölecek yaşta olsak da. 

   Öyle zor ki ani ölüm , bir anda yüzleşince ölüm ile, gıpta ederek anıyor insan , tüm hazırlıklarını yapmış, etrafına çoluk çocuğunu toplayarak veda edip gidenleri. Geçmişten okuduğumuz, günümüzde duymuşluğumuz var. Rıza yüklü bir vedalaşma olur,etrafında bulunanlar  asıl mekana önceden gidenlere selam yolluyorlar onun ile. Tıpkı bir yolcu selametler gibi uğurluyorlar. 

    Onlar için ölüm  öyle anlaşılır öyle tabii bir olgu ki onlar için tıpkı doğum gibi olağan. 

    Ölüm, kapıya geldiğinde,Efendimizin dediği gibi göz yaşarır ,gönül hüzünlenir. Ölümün acılığı çökünce gönüle,insan her gidenle bir kere daha  ölüm gerçeği ile yüzleşir. Zamanı ,mevsimi,yaşı yok.

   Bütün tatlar acı,bütün dünya işleri lüzumsuz.

   Ölüm, kaçınılmaz tek gerçek olarak, bakılan her yerde  ufku kaplar.


   “Dünya yalan,ölüm gerçek.

    Her gelen gitse gerek. “ (Yunus Emre. )

   

   Doğu felsefelerinden biri,yazılı metinlerinde, dünya hayatını,

   “Gök ve yer arasında insanın hayatı duvardaki bir çatlaktan sızan güneş ışığı kadar kısadır. “ diye anlatır. Çarpıcı bir betimleme.

   Ölüm dolaşıp duruyor çevremizde ve sevdiklerimizden birine uğramadığı sürece de uzun sürmüyor içimizde yankılanması. 

  

   “…bir bitmeyecek şevk verirken beste 

   bir tel kopar ahenk ebediyyen kesilir…”


   Dediği gibi Yahya Kemal Beyatlı’nın  hiç bitmeyecekmiş gibi devam ederken akışın aniden  ve ebediyyen bozularak yok olması ne demek iliklerine kadar hissediyor insan ölüm kendini hatırlattığında. 

   Ne çok çırpınıyor,ne çok şey biriktiriyor insan bu çatlaktan sızan güneş ışığı kadar kısa hayat için. 

        “Büyük insanın iki kalbi vardır, biri kanar öbürü dayanır” der Halil Cibran

    Bir yanı kanayan kalplerle , dayanmaya çalışan,aniden ahenkleri bozulmuş bu kıymetli dostlara dayanma güçü versin Rabbimiz. Yar ve yardımcı olsun, hepimizi sevdiklerimiz ile cennetinde buluştursun .

    Ne güzel olur dualarınızla ateş düşmüş hanelere su serpseniz.

🤲🏻


     

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yavrucuğum,

“Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut...

 
 
 

Yorumlar


© 2023 by NOMAD ON THE ROAD.

  • Instagram Black Round
  • Pinterest - Black Circle
bottom of page