Günler akıp gitti. Allah ömür verirse bu benzersiz mevsimin yarın son günü. Ötesi bayram.
Ümmet olarak,bağışlanmış ,şükür içinde bayrama vasıl olmak ümidim,niyazım.
Son birkaç günün insanı yoran sıcaklarının ardından rahmet yağıyor.Kerem sahibi rabbimiz lütfunu indiriyor. Usulca,okşar gibi düşmekte damlalar yeryüzüne.
Pembe gül yaprakları üzerinde katreler inci taneleri gibiler. Her ne zaman görsem gül yaprakları üzerindeki bu inci tanelerini nasıl da yakışıyor gül ve yağmur birbirine diye düşünürüm. Güle,yağmura meftunum.
Kurumuş dallarına can suyu yürüyen ağaçların,taze yaprakları arasında kuşlar şükürdeler kendi dillerince.
Gülleri ziyaretteyim tek tek.Dilimde o güzel Uşşak ilahinin,Refik Yıldız’ın yazdığı güftesi,
“Bu bahçeler O’nundur bazan uğrar dediler
Bir gülün kokusunda seni duydum dün gece”
Rengarenk,binbir çeşit kokulu güller dolaştıklarım. Gül alıp, gül satan,çarşı pazarı gül olanları anlatıyor herbiri.
Bilirler ki baktıkları dağda,taşta gül görenler ,bir diken gördüklerinde yakındırlar bülbülün sevdasına.
Güzel koku yeryüzünde efendimize sevdirilenlerden biri. Kendi “Gül kokan” severmiş güzel kokuları. Örnek olsun diye ümmete,hiç ayırmazmış yanından “sükke”sini.
Gül kokulu peygambere hayranız ya ondandır gül sevdamız. Rayihasına tutkumuz ondandır.
Koku,Rayiha,ıtır duymak insana göre değişir. Aynı kokuyu kimi pis alır,kimi mis. Birinin aldığını diğeri farketmeyebilir.
Mekanların,mevsimlerin,kültürlerin, insanların kokuları var bulundukları yere sinen bazılarınca duyulan.
Çok ve detaylı yazdım kokular konusunda. Takip edenler bilirler. Ancak dervişin fikri neyse zikrinin de o olduğu misal baş döndüren rayihalar içinde kelam o yöne doğru akıyor ister istemez.
Kokular önemli. Kokuyu alan farketmese de , kokusu sevilen gönüle girer, aksi durumda kapanır gönül kapıları.
Meleklerin aldıkları kokular var bir de insanın amelinden sâdır olan güzel veya çirkin kokular.
Kokular, mekan genişleten,gönül ferahlatan,yakınlaştırıp,uzaklaştıran,sevdiren,iten kokular.
Biliriz hepimiz bir de sevdiğinden haber getiren kokular vardır sevenlere.
Ta Yemen illerinden Veysel Karanî’nin kokusu gelirken efendimize,80 fersahlık yoldan almış Yakup peygamber Yusufunun kokusunu.
Kıt sermayemiz zorlanır anlamakta o kadar uzağa nasıl gider koku diye ama biliriz.
Gül dedik,Gül kokusu dedik de gül koklamanın da bir adabı var derler.
Güller en güzel seher vakti kokarmış. Seher vakti bir gülün üzerindeki çiğ damlalarını,hafifçe baş aşağı eğerek silkeledikten sonra derin bir nefes alarak koklamak lazımmış. Derin derin içine çekerken Gül kokusunu Gül kokulu peygamberimize salavat getirmeyi unutmadan.
“Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammedin bi adedi külli dâin ve devâin ve bârik ve sellim aleyhi ve aleyhim teslimen kesîra.”
Şimdilerde buraları Gül ve Yasemin kokuyor dostlar.Dilimdeki ilahinin sözleri de cuma hediyesi olsun.
Mis kokulu oruçların nihayetinde,gül kokulu iftarlar hepimize.
(Hz. Peygamber'e)
Nerdesin ey sevginin ikliminde şavkıyan
Tut ki güneşini arayan aydım dün gece
Hasretle yanmış gönül suya kanmaz dediler
Nevbaharla geleni Sensin sandım dün gece
Biz hiç yazı görmedik, kışta doğdun dediler
Nevhabarla geleni sensin sandım dün gece
Bu bahçeler O’nundur bazan uğrar dediler
Bir gülün kokusunda seni duydum dün gece
Dallarda tomurcuklar, ufukta bulutlar var
Efendim. Sultanım çok yalvardım dün gece
Tam çiçekler açıyorken başaklar bağlanmışken
Titredim efendim seni andım dün gece
Arzın yüreğine dön ve halini arzet dediler
Diz çöktüm boyun büktüm avuç açtım dün gece
Onun geçtiği sokaklar miskler saçar dediler
Ötelerden kokularla geldin sandım dün gece
Biz devrin yetimiyiz yok derler sahibiniz
Sahibim efendim sensin sandım dün gece
Bir muzdarip kalbe akan yaşa gelir dediler
Ellerinle elimi tuttun sandım dün gece
コメント