Dört gözle bekledik yolunu
günleri sayarak. “ Receb’i,Şaban’ı bize mubarek kıl,bizi Ramazan’a kavuştur” duamız oldu
Kavuştuk elhamdülillah. Bugün 5.kez niyetlendik oruca.
Saatler başka bir anlam kazandı. Geceler değişti,gündüzler,alışkanlıklar değişti.
Bedenlere,alışkanlıklara,çevreye bakış açısını değiştirmek daha önceleri fark edilmeyen güzellikleri önümüze serdi.
Farkındalık yükseldikçe “bilme” artar oldu. Kendini bildi,yaratanını bildi niyet eden.
Oruç açlığı,açlık çekenleri anlamak için tutuluyor der çoluk çocuğuna orucun menafiini anlatmaya çalışanların çoğu.
Dünyanın çeşitli yerlerinde açlık sınırında yaşayan Müslümanlar niye oruç ile mükellef sorusu ile karşılaşır.
Oruç kişiye ruhi ve bedeni faydaları olan bir ibadet.
İnanan insan gerek duymasa da günümüz tıbbı ve gelişmiş teknolojisi bu faydaları tesbit eder.
Ancak bakara süresi 182-183 ayete göre,
“Allah'a karşı gelmekten sakınmak ve takvaya erişmek” asıl olan. -1-dır.
Kuran-ı kerimin indiği ay olması ,içinde Kadir gecesinin bulunması vb nedeni ile Ramazan ayında bu faydalar doruğa çıkar.
Ramazan ayı özel. -2-
Düşündükçe sezilen ama net bilinmeyen hususi faydaları haiz.
Bismillah diyerek niyet eden, sanki bir kapı açılmış da içeri alınmış gibi, bir masal diyarda asude bir limana demir atmış gibi, ışıl ışıl yağan rahmete dalmış gibi , bir latif iklimde bir güzel bahçede ağırlanmış gibidir. -3-
Bu iklimde bu bahçelerde bir güzel meltem eser gecenin sabaha en yakın olduğu vakitte,titretir gönül telini ,cennet bahçelerinden kokular, nağmeler taşır da , “Din gününün sahibi”nin ikram ve lütfu karşısında sürür içinde kalır .
Otuz gün başka bir iklimde başka nimetler ile nimetlenir. Bedeni aç kalır da ,ruhu doyar. Gönlü muhabbet dolar,açılan avuçlar boş dönmez ,ister verilir.
Geride kalan zamanda,arkada bıraktıkları yerde yoksunluk gözükse de asude ülkede ikram ikram üstünedir miskten güzeldir kokuları.
Bilirler ki,
Burası yalan öteler gerçek, itaat edenin ,takvaya erişenin dostu, hamisi,seveni Allah cc dır. -4-
Bu asude iklimde geceler, gündüzler başkadır, benzersizdir günler. Cumalar başkadır. -5-
Kan kırmızı,boz bulanık, viran ellerde ise acı, hasret,ayrılık,ölüm okunur gözlerinde. Çocukların, yetişkinlerin. Sitem doludur sözleri.
Onlar en önce girerler benzersiz ruh iklimine. Bağları zayıftır buralarla. Içiçe yaşarlar ötelerle. Sağlam bir yürek atar sinelerinde.
Yemyeşildir gönül bahçeleri.
Hem kardeşleri müslümanlar. Ta Adem peygamberden. Kardeşlerinden önce koştular Rızalıllah’a kavuşmaya, takvaya erişmeye. Ramazan önce geldi onlara. Hazırlandılar boz bulanık viranelerde. Viraneler cennet bahçesi.
Onlar da hoşgeldin ramazan dediler. Rablerine güvendiler ,ona dayandılar.
Üzerine yağan rahmette ıslanırken ümmet açılan ellerdeki, söyleyen dillerdeki dualardalar. Onların dualarında ise ümmete sitem ile birlikte onları Allah’a şikayet var.
Cumanızı tebrik ederim.
1-)”Allah’a karşı gelmekten sakınmanız ve takvaya erişmeniz için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı (…)” (Bakara: 2/183–184)
2-) “Bir kimse, Allah'ın tanıdığı bir ruhsat olmadan, Ramazan'da bir gün orucunu tutmazsa, bütün yılın orucu bile o günün yerini tutmaz." (Ebû Dâvûd, Savm, 38 [2396]; bkz. Buhârî, Savm, 29).
3-) "Âdemoğlunun işlemiş olduğu her iyilik ve ibadet, sevap bakımından on katından yedi yüz katına, Allah’ın dilediği sayıya kadar artar.
Allah buyuruyor ki: ‘Ancak oruçlu böyle değildir. Çünkü oruç sırf Benim rızam için tutulmuştur, Bana aittir. O zevkleri ve yemesini Benim için bırakır.’
Oruçlu için iki sevinç vardır: Birinci sevinci iftar vaktindeki sevincidir. Diğeri de, Rabbine kavuşup mükâfatını aldığı zamanki sevincidir.
Allah’a yemin ederim ki, oruç tutanın ağzının kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur." (İbni Mâce, Sıyam: 1)
4-)Allah takvâ sahibi olanlarla beraberdir (el-Bakara 2/194; et-Tevbe 9/36, 123); onları korur ve yardım eder; Allah takvâ ehlini sever (Âl-i İmrân 3/76; et-Tevbe 9/4, 7); Allah takvâ ehlinin dostudur (el-Câsiye 45/19).
5-) “Ramazan ayının cuma günlerinin diğer aylardaki cuma günlerine üstünlüğü, Ramazan ayının diğer aylara olan üstünlüğü gibidir.” (Deylemi, Daru’l-Kitap, 1987, 3/150; Münavi, Feyzu’l-Kadir, 4/430)
Comments