Bahar dalı fotoğrafta görünen güzelliğin adı. Japon ayvası diyenler de var,başka isimlerle ananlar da.
Baharın müjdesi sayılır.
Bu gördüğünüz sık geçtiğim güzergahın üzerinde. Beyaz bulutların gemiler misali süzüldüğünü mavi gökyüzünü görüp de,güneş kuru dallarını ısıttıkça bahar geldi zannetti. O kadar neşvü nema buldu ki, gözleri kendine çekti. Bir kaç erik ağacı ile birlikte. Ama aldandı.
Son yağan kara dayanabildi mi bilmem. Kardan sonra görmedim.
Berat Gecesi dünde kaldı. Bir senenin muhasebesi sonunda,tabiri caizse bir karne aldı insan. Said veya şaki olarak. Önümüzdeki bir sene için de takdir edilen yazgı belirlendi.
Bu açıdan baktığımızda yaşanacakları bilmese de ,bugün yeni bir başlangıcın ilk günü…
Yazılanı bilmese de yaşarken o yazgının içini doldurur. Ona özgü hikayenin öznesidir insan. Sergilenen oyunun başrolü onda. Diğer her ne varsa masivadan. Masivaya takılıp kendi rolünü unutursa hata yapar.
Onun sahnesindeki diğerlerine uyarsa yanlışa düşer.
İnsanın aklından geçen düşünceler, ağzından çıkan kelimelerle birlikte tıpkı bir tohum gibi geleceğe ekilir. Her söz, bir kader çizgisini belirler, her temenni, bir dua olarak yankılanır.
İnsan düşünce ve sözleriyle kendi dünyasını inşa eder. Necm ve zikzak süresi bunu anlatır.
“Doğrusu insana çalışmasından başka bir şey yoktur. “(Necm, 39)
“Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını) görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu (karşılığını) görür. ” (Zilzal, 7-8)
Dilden dökülenlere gelince, onlar bir niyetin ve eylemin tohumu gibidir.
Etkilidir. Söz sihir gibi diye anlatır efendimiz (sav)
Düşünceler yoğunlaşır niyet olur, söz olur; söz, eylem olur; eylem de kaderi şekillendirir.
Bu durumu Mevlana celaleddin Rumi’ye atfedilen söz güzel ifade eder.
Düşüncelerine dikkat et,eylemlerin olur.
Eylemlerine dikkat et,alışkanlıkların olur.
Alışkanlıklarına dikkat et,karakterin olur.
Karakterine dikkat et,kaderin olur.
Karakter eğitimi söz konusu olunca,Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur:
"Nefse ve onu şekillendirene; ona kötülüğü ve takvayı ilham edene yemin olsun ki, onu arındıran kurtuluşa ermiştir. Onu kirleten ise ziyana uğramıştır." (Şems, 7-10)
Bu yaşadığı hayatta kazananlardan olması nefsini tezkiye etmesine bağlıdır. Nefsini tezkiye etmesi de düşüncelerini içe çevirmesi ile başlar.
Efendimiz (sav) Biri hadis-i Kudsî olan,şu hadisi şerifleri ile düşünce ve dil eğitimine işaret eder.
- “Yüce Allah buyuruyor ki:
Kulum beni nasıl düşünüyorsa ben öyleyim. O, beni anarken ben onunla beraberim. O, beni kendi başına anarsa, ben de onu kendim anarım. O, beni bir topluluk içinde anarsa, ben onu daha hayırlı bir topluluk içinde anarım..." Buhari, Tevhid, 15)
-‘Kim Allah"a ve âhiret gününe inanıyorsa, ya hayır söylesin ya da sussun.” Müslim, İman, 74)
Berat gecesi yenilenen yazgıya mühalif gibi şöyle söyler,
“Hergün, yeni bir kader yazılır. Yazdığın kelimelere dikkat et!” Der İbn Ataullah el-İskenderî.
Ve bu sözleri ile yazılana dokunma noktasını gösterir. Yağmur yağması yazılmışsa, yağmur altında kalıp ıslanmak ya da şemsiye almak insana bağlıdır.
Bu yüzden, insanın her gün söylediği sözler, ettiği dualar ve yaptığı tercihler, yazgısını da temas noktalarında şekillendirebilir.
Dua yazılana dokunabilen çok güçlü bir eylemdir.
Duaları sadece dilinden değil,niyetinden,yaşayışından,amellerinden,duruşundan ses vermelidir.
Duanın gücü, insanın adalet ve hakikate olan bağlılığıyla artar.Mazlumun duasına takıldığında etkisiz olabilir.
Dal dal ayrılıyor düşünceler ilerledikçe. Buz üzerinde ilerleyen çatlaklar gibi. Lakin bu mecraya bu kadar yeter.Bir üç nokta koyup bitirelim.
Nihayetinde bu yeni yazgıda nefsi tezkiye ,dili kontrol , duaya dikkat ve ceht etmek insana düşen.
Cumanın son demlerinde, ramazana çeyrek kala benim duam yeryüzünün mazlumlarınadır. Ümmet-i Muhammed için iki cihanda afiyet diliyorum.
Comments