Belli ki özel bir günleri. Masayı hazırlatmış evvelden. Güller,mumlar,manzara herşey duruma uygun, güzel. Kolunda hanımefendi ile geldi beyefendi. Yüzlerinde kocaman gülümsemelerle oturdular. Küçük bir mekan. İster istemez göz önündeler. Oturduktan bir müddet sonra telefonlara döndü gözler. Mutluluk kayıt altına alındı ve belki paylaşıldı. Karşılıklı oturmuş olan görüntüler kendi alemlerine döndü, perdelendi birbirinden. Güller,mumlar ve manzara garip kaldı.
Son birkaç senedir farklı bakış açıları, ayrı ayrı sebepler ile de olsa kendimde dahil olmak üzere ve çevremde giderek artan sevmediğim bir hal bu,çoğunuzun da fark etmiş olabileceği.
Ne zaman sevdiği bir manzara görse doya doya seyredip tadını çıkartmak yerine,o anı sabitlemek,tesbit etmek,kayıt altına almak derdine düşüyor insan. Temelinde yatan duyguyu çok düşündüm. Nedir bu bakıp,görmeden,yaşamadan kaydetme sevdası.?
Temelinde kaybetme korkusu yatıyor anlayabildiğim.Kaydetmezsem kaybolup gidecek akıp giden zaman sürecinde. Renkler solacak,görüntüler silikleşecek, nihayet hiç görmemiş gibi olacak. Sanki hiç dokunmamış o renkler göze,gönüle. Hızlıca unutulacak kaydetmediğinde.
Korkuyor insan. Unutmaktan. Yaşamamış gibi olmaktan. Bu sebep ile düşmüyor elinden kamera. Ondan sürekli peşinde ışığın,renklerin.
Aslında o küçücük,kısacık dondurulmuş,andan çalınmış görüntüler sanki fragmanı gibi hayatının. Yanıltan,aldatan,tam gerçeği yansıtmayan.
Belki de anda duramanın da etkisi var bu belgeleme sevdasının ardında. Şimdi tam tadına varamıyorum. Başka şeyler var ilgilenmem gereken. Sonra bakar hatırlatım gibilerden. Çünkü etrafa bir baktığımda çocuk büyük kimse birkaç dakika sabit kalamıyor. Söyleyeceklerini hızla sıralamaz ise insan dinleyecek kimse kalmıyor ortada.
Bundan olsa gerek,hızlıca yüksek sesle konuşmalar.
Çok yalan var insan hayatında. Özellikle sosyal medya denilen arenada. O yalan hayatların,yalan kişiliklerin içinde doğruyu yaşadığını ispat etme derdine düşüyor da olabilir. Ya “çoğunuzun yaşamadığı gibi bir hayatım var,farklıyım sizlerden” düşüncesini takip edenlerine anlatmak için. Ya da takip edip imrendikleri var ise, “ben de sizler gibiyim, yaptıklarınızın aynısını yapıyor,gördüklerinizi görebiliyorum “demek için.
Çok şeyi düşünüyor,hesaplıyor olabilir insan. Bu davranışların ardını uzmanları daha iyi değerlendirir muhakkak.
Ama görünen o ki hiç düşünmediği bir gerçek var davranışlarından belli olan,hayatının filminin başrolünü oynadığı. Hiç bir saniyesi kaçırılmadan kaydedilen hayatını.
O büyük, korkulu toplanma gününde herkes ile birlikte seyredilecek olan görüntülerini. Bu pencereden bakılınca burada sadece bütünün küçük bir anını belgelemek ne kadar abesle iştigal.
Öyle değil mi?
Kommentare