Geçtiğimiz hafta sonundan itibaren,üç harflik bir kelime gündem oldu yine. Anlattı durdu bilenler,kimi bu yanından,kimi öte tarafından tutup servis ederek.
Aman dediler dikkat. Evlerinizden çıkmayın,pencerelerinizi açmayın. Salıya kadar, yok gitmedi,çarşambaya kadar sürecek...
Haberciler de bir kaç fotoğraf eklediler, bilenlerin sözlerini naklederken. .
Fotoğrafların bazılarında o üç harfin ifade ettiği, kanatlanmış, dağ gibi simsiyah bir silüet halinde afakı kaplamış geliyor. Bir korku çöküyor bakanın gönlüne.
Onu anlatan uydu fotoğrafı ise rengarenk. Okyanusun üzerinden sarkmış Afrika’nın büyük Sahra’sının tozunu katmış önüne gidiyor yolunca.
Açtığım her haber sayfasında karşıma çıkınca,bir ucundan da ben tuttum,düştü düşüncelerim dallanıp budaklanarak,üç harfli kelimenin peşine.
Toz dediğin,zaman yorgunu. Ne varsa mekan tutmuş bulunduğu diyarda, canlı ,cansız pare pare olmuş,incelip ,ufalmış ,un ufak dağılmış hali. Büyükçe parçaları kaynağına yakın kalırken, iyice incelmiş olanları,rüzgarları yoldaş edip yol alır ,çok uzak diyarlara. Amazonlara,Avrupa’ya,bizim diyarlara.
Su buharı ile buluştuğunda, yağmur damlaları,kar taneleri ile çevreleyerek ,yol boyu gezdiği yerlere ne varsa heybesinde bir bir bırakır hediye gibi. Toprak beslenir ,denizler içre yosunlar güçlenir.
Lakin,hikmetinden sual olunmaz,dünyanın ekosistemine, toprağa,denizlere hediye olan bu zerreler, insanı yorar, yük olur. Bu sebep ile insan sevmez,bulunduğu yerde istemez,anlattıklarına kulak vermez.
Her bir toz zerresi,kaynağının özetidir, duyabilene ahvalini söyler. Altın tozu değerini,kömür tozu önemini hatırlatır. Nazenin kelebeğin kanat tozu uçabilmesinin teminatıdır. Ardı sıra savrulurken o da özgürlüğü anlatır.
Diyorlar ki,insanın % 97 si yıldızlarla aynı elementlerden oluşuyor, öyleyse yıldız tozu insanı da anlatır.
Ne varsa yaratılmış, onları zaman içinde savrulan toz haline getiren,onları yeniden toplamaya kadirdir. Dağılıp yok oldu sanılan,emir geldiğinde tastamam olur. İsra suresi 49. Ayet de bunu anlatır. -1-
Acaba ,geldiği yerin özünü yüklenmiş rüzgarlar mekanlar aşar,zamanları da aşar mı.?
Estiğinde rüzgarlar sevgilinin diyarından, taşır mı Habibi Edibi’nin ayak izinin tozunu ,savurup yıldız yıldız yol olsun diye ardı sıra yol alanlara.
Toz,tozlu yerler yaramaz adem evladına. Sevmez. Zahiri sevmediği gibi tozu, batını hiç sevmez. Lakin iç aleminin tozunun,gönül aynasının kirinin farkına varan pek olmaz.
Gönül âyinedir,sevmez gubarı” dediği gibi şairin ,gönül aynası kirli olan göremez yıldız yıldız uçuşarak yol gösteren o zerreleri.
Ancak,tozlu ayna temizlendiğinde, Mevlana’nın ifade ettiği gibi,görünenin gizledikleri yansır, insan başka bakar başka görür olur hayatı.
“Gönül aynası dünyâ sevgisi tozundan, nefsânî arzulardan temizlenir, pak ve saf bir hâle getirilirse, orada su ve toprak nakışlardan başka şeyler görürsün.”
Görsele koyduğum fotoğraf,1990 da, Voyager1 uzay aracının, 6.4 milyar kilometre uzaktan çektiği fotoğraf. Daire içine alınmış, minik bir soluk mavi nokta ise üzerinde yaşadığımız sinek kanadı kadar değeri olmayan,soluk mavi bir toz zerresi. -2-
Bu soluk mavi noktaya, Pale Blue Dot diye isim veren Carl sagan kitabının bir yerinde diyor ki,
“Bana kalırsa, insan kibrinin akıl dışılığını, küçük Dünyamızın uzaktan çekilmiş bu görüntüsünden daha iyi gösterebilecek bir şey yoktur.”
Gönül aynasını kirleten,görüntüyü bozan tozlardan biri kibir. Kibri,kendini diğer insanlardan üstün görmek olarak biliriz ancak Kibirin zirve noktası hakkı kabul etmemektir diyor bilenler.-3-
Ramazan ayı,bir lütuf ,bir fırsat, benliğe yapışmış kirleri bir bir tesbit ederek,gönül aynasını parlatmak için.
Alemler içinde, zerre misali soluk mavi bir noktada,göz kırpması kadar bir anda gelip,geçen insan nasıl zulmetmekte kendine.
Kim,bu soluk mavi nokta, toz zerresi misali dağılıp gittiğinde, biriktirdiklerinin de hebaen mensura olmasını istemez ise ,
Furkan süresi 21.22 ve 23. Ayetlere kulak vermesi gerekiyor.
Ne diyor Furkan suresi 21.22 sonrasında 23. ayet.
“(Dünyada hayır namına) yaptıkları her bir işi ele alacağız ve onu dağılmış toz zerresi yapacağız. (Çünkü iman olmaksızın hiçbir işin değeri yoktur.)” -4-
Gönülhanesinin kirine rağmen,insanın cennet ümidinin sebebi,Rabbimizin rahmetinin,gazabını geçmiş olması ve peygamber sav nin bildirdiğine göre,kalbinde zerre ağırlığınca imanı olan kimsenin cennete gireceği müjdesidir.
Zerre miktarı ise , “Elini toprağa sürüp kaldırdığın vakit topraktan eline yapışan her bir toz parçasıdır” denilmiş.-5-
Sözün nihayetinde, gönül aleminin olanca bulanıklığına rağmen, insan bir toz zerresi misali havf ve reca arasında savrulur,durur .
1-)İsra 49. Dediler ki: “Birtakım kemik (yığını) ve un ufak toz (halinde bir avuç toprak) olduğumuz zaman, biz mi yeni bir yaratılışla diriltilecekmişiz?” [bk. 36/77-78; 75/3; 79/10-12]
2-)
3-)Abdullah ibni Mes’ud (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kalbinde zerre kadar kibir olan kimse cennete giremez.” Bunun üzerine sahabiden biri: -İnsan elbise ve ayakkabısının güzel olmasını arzu eder, deyince Rasullullah şunları söyledi: “Allah güzeldir, güzeli sever, kibir ise hakkı kabul etmemek ve insanları küçük görmektir.”
Müslim, İman 147.
4-)Bizimle karşılaşmayı ummayanlar: “Bize melekler indirilmeli veya Rabbimizi görmeli değil miydik?” dediler. Gerçekten onlar, kendi kendilerine büyüklük tasladılar ve büyük bir azgınlıkla haddi aştılar.
22. Gün gelecek (azap edecek) melekleri görecekler. (Bilsinler ki) o gün, artık günahkârlara hiçbir müjde yoktur. (Melekler) onlara: “Size cennet de, sevinmek de yasak edilmiştir, yasak!” diyecekler.
23. (Dünyada hayır namına) yaptıkları her bir işi ele alacağız ve onu dağılmış toz zerresi yapacağız. (Çünkü iman olmaksızın hiçbir işin değeri yoktur.)
5-)Fahreddin er-Râzî, XXXII, 58).
Comments