Bir güzel günden bir an paylaşmak istiyordum. Gün güzeldi. Günü güzelleştiren gönlü ısıtan davranışlarla zenginleşmişti. Dostun dosta vefası sevgisi çağlıyordu sular gibi gönüllerde.
Bir göz gezdirdim gazetelere. Video afaki kaldı. Yine de gününüze renk katsın.
Halep kan gölü diye manşet atmış bir tanesi. Kan ve ateş. Kıpkırmızı her yer. Savaş, kuşatmış dört bir yanımızda kol geziyor. Kulaklarımızı tıkasak, gözümüze kırmızılar,gözümüzü kapatsak kulağımıza korkunç sesler hücum ediyor.
Doğusunda kar vardı memleketin. Okullar tatil olacak kadar hem de. İstanbul ise yağmura bile hasret.
Lübnan’da ateşkes ve gidenlerin eve dönüş telaşı var.
Gazzede kalıcı ateşkes temennisi ve çabası içinde rikkatli kalpler.
Avrupa’nın kuzeyi telaşlı. Savaş hazırlıkları içinde.
Rusya’nın başkanı yine özelliklerini anlatarak füzelerini kullanacağını söylüyordu sabırları tükenince.
Arap ülkeleri kendi zevklerinde. İdarecilerin çalınmış çocukları skandal üzerine skandal, rezilllik üzerine rezil görüntüler sergileyen icraatler içindeler. Kabul edilemez icraatler.
Memleket ahalisinin bir kısmı savaş kapıda derken bir diğer kısmı birşey olmaz havasında.
Kırmızı kan ve ateş çağrıştırırken utanç da anlatır. Memlekette olan işler yüz kızartıcı. Adli vakalar,ahlaki ve edebi yozlaşma had safhada.
Stand-up adı altında akılları bellerinden yukarı çıkamayanların hezeyanlarını utanç ve hiddetten kıpkırmızı renklerle izliyoruz.
Utanıyor ve korkuyoruz yeryüzünde bu kadar ah gazab-ı ilahîyi celbeder diye.
Rahmetine sığınıyoruz.
Rahmet kelimesinin tam karşılığı dilimizde olmamakla birlikte incelik, acıma, şefkat etme, merhamet etme, affetme ve mağfiret etme olarak açıklanabilir.
“Allah mahlûkâtı yaratmadan evvel rahmetinin gazabına sebkat ettiği, onun önünde olduğu yazılıydı.” Hadisine dayanarak
-Bu kadar cürm-ü seyyiatımla,
-Rahmet ümidimin budur sebebi.
-Ki buyurmuş Hüdâ-yı azze ve celle.
-“Sebekat Rahmeti ala gadabi".
Diye veciz bir şekilde ifade etmişler.
Allah’ın rahmeti öyle kelimelere sığmaz birşey ki yüz parçaya bölünmüş,bir parçası yeryüzüne indirilmiş. Tüm yaratılmışların birbirlerine merhameti işte bu yüzde bir den beslenmekte.
Sevdiğine kıyamayanların,özellikle annelerin merhameti,şefkati hep o yüzde birlik rahmetten kaynaklanmakta.
Kalan 99 u kıyamet günü için saklanmış.
Bu yüzde bir diye temsil edilen rahmet,İmam Gazâlî’nin söylediğine göre yağmur gibi umumî yağar. Şakır şakır yağar. Kabı ters olan nasiplenemez bu rahmetten. Ters duruyorsa doldurmak istediği kap yağmur istediği kadar yağsın, dibine çarpar, kenarından akar gider.
Rahmet bekliyorsa insan,ümid ediyorsa rahmeti gadabını geçenden,yönünü O’na dönüp,doğru bilgiler ile doğru yolda ve dosdoğru bulunması lazım.
Yanlış bilgiler girdiğinde doğru frekansı tutturamamış olur,yayınları takip edemez.
Ayrıca kişinin şefkat ve merhamet duyacağı şeyler arasında en başta kendi nefsinin yer alması , önce nefsine merhamet etmesi gerekir. Kendisini şeytanın tasallutundan koruması,nefsine zulm etmemesi lazım.
Kendisinden başlayarak başkalarına göstereceği merhamet de kendisine döner zira. “İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz.” (İsrâ, 17/7)
🌹