Anna Sewell in meşhur kitabı Pollyanna’yı okumayan vardır belki ama fazlaca optimist insanlara” pollyanna gibi “dendiğini duymayan yoktur zannederim.
Kitap, pollyanna isimli küçük bir kızın anne ve babasını kaybettikten sonra ,aksi ve huysuz teyzesi ile birlikte geçen hayatını anlatır.
Pollyanna heyecanla beklediği ,yardım kuruluşundan gelen koliden istediği bebek yerine bir çift koltuk değneği çıkması üzerine babasının teşviki ile başlar Mutluluk oyunu oynamaya. Bebek yerine gelen koltuk değneklerine ihtiyacı olmadığı için sevinir.
O andan sonra hayatının her alanında,en mutsuz olduğu anlarda bile kullandığı bir formül olur bu pollyannanın.
Herşeyin iyi,güzel,mutluluk verecek bir tarafını bulmak.
Eklemek lazım, Pollyannanın bu felsefesini eleştirenler hatta pollyanna karakterinin bir çeşit psikiyatrik bozukluk sahibi olduğunu da söylemekte olanlar var.
Oyun ve oyuncağın insan üzerindeki etkisi çocukluk yaşlarından itibaren hiç eksilmeden sürer gider. Yaş alır,yokuş çıkar ama oyuncağa muhabbeti bitmez . Hep gözler ve yaşarız çevremizde ebeveyn çocuklarına hatta torunlarına oyuncak alırken kendi çocuk yanını da mutlu eder bir yandan.
İz bırakmış oyuncakları olur hiç tahmin etmediği bir anda bir tatlı nağme,bir yumuşak doku ve kokular ile zihninin derinliklerinden bugününe eşlik eden. Bu birden hatıralarda canlananlar yetişkin halinin hatırlamak istedikleri de olmazlar . Bu oyuncaklar içindeki çocuğun unutmadıklarıdırlar genellikle. Unutmayı ve hatırlamayı kendi yönetemez.
Şimdilerde uzmanlar çocuklara kendimizi de tatmin edecek oyuncaklar almak yerine,birlikte oyuncaklar üretip onlarla oynamayı teşvik ediyorlar tıpkı eskiden büyüklerimizin yaptığı gibi.
Birkaç iplik makarasından araba, tahta parçalarından yap boz , ufak bir hortum parçası ile sabun köpüğünden balonlar yapmak gibi...
Eskiyen,bozulan oyuncakları tamir etmeye teşvik etmek, oyuncakların hepsini ellerine vermek yerine peyder pey ortaya getirmek de tavsiyeleri arasında bu uzmanların.
Nakledeceğim İyilik bir iki sene önce düşmüş haber sitelerine. Ben yeni gördüm bu anne oğulun faaliyetlerini. Bana pollyannanın mutluluk oyunu oynamasına başlangıç olan olayı hatırlattı. Yazıma öyle başladım.
Bursa'nın Orhangazi ilçesinde yaşayan Muammer bey annesi ile birlikte topladığı eski, bozuk ve kullanılmayan oyuncakları tamir edip temizledikten sonra yenilenmiş halleriyle kimsesiz ve maddi durumu olmayan çocuklara ulaştırıyor.
Bir çöp kutusun yanında görüp tamir ederek dağıttığı bir poşet oyuncak ile başlattığı projeye “Atma! Tamir olsun, Çocuklara Umut olsun” diye isim vermiş.
Oyuncaklarda en çok kablo sıkıntısıyla karşılaşıyoruz. Bunun dışında pil yuvasındaki oksitlenmelerden kaynaklanan bozulmalar çok oluyor. Biz pil yuvasını temizleyerek yenisini takıyoruz. Pil yuvası yenilenince piller çalışır vaziyete geliyor. Annem pelüş ve bebeklerle ilgileniyor. Pelüş oyuncağın bakımı çok aşamalı oluyor. Bize gelen pelüş oyuncağın önce içi sökülüyor ve içindeki elyaflar çıkarılıyor. Oyuncağın pelüş kılıfı çamaşır makinesine atılıyor ve güzelce yıkanıyor. İlk yıkamada oyuncağın üzerindeki lekeler çıkmazsa ikinci yıkama gerçekleşiyor. Yıkamanın ardından oyuncağın için tekrar dolduruluyor. Eksik parçalar tamamlanıyor.Son olarak tarama yapılan oyuncaklar paketlemeye hazır hale geliyor."
“Okullara, derneklere, kurslara, yetiştirme yurtlarına talepte bulunan tüm kurum ve kuruluşlara gönderiyoruz. Talep sırasına göre kimden önce istek gelirse önce o talebi ilk sıraya alıyoruz.” Diye anlatıyor projesinin detaylarını.
Bütün bunları da kısıtlı imkanlar ile severek yaptıklarını anlatıyorlar. Dikiş makinaları bozulduğu için elde dikiyorlar mesela.
Bu geri dönüşüm hem ekonomiye hem de çevreye büyük faydalar sağlayarak,mutluluk olarak yağıyor minicik gönüllere.
Comentarios