Küçük mavi bir çanta içinde ilaçlar. Kırmızı fermuarlı ve kırmızı püsküllü. Üzerinde de kırmızı ile işlenmiş sonsuzluk işareti.
Sonlu hayata,sonsuzluk işaretli çanta içinde ilaçlar. Tuhaf bir ironi var gördüğüm.
Matematik ve fizik biliminde kullanılan sonu olmayan sayı ve benzeri şeyleri ifade eden sonsuzluk işareti yan yatmış,an içinde donmuş kum saatine benzer.
Ölçmeyip durduğu için mi sonsuz.?
Akrepsiz,yelkovansız bir zaman ölçerdir kum saati. Kendine özgü bir biçimde ölçer akıp giden zamanı. 3 dakika,10 dakika,30 dakika aralıklarla ...
Kum saatinde kumlar bir taraftan diğerine akar. Bir taraf boşalırken diğer taraf dolar. An ise ikisini birbirine bağlayan o incecik alan. Ne boş olan tarafta ,ne de dolusunda sadece o kumun incecik aktığı o yerde var, yaşayan.
Ötesi,geriye baksa sis,ileriye baksa hayal olan.
Kum, camın ham maddesi. Kendi oluşturduğu hapishanede mahpus cam içinde.
İçi akar,farkedemezsek de dışı da akar.
Ayna,âyine,mir’at,gözlü diye isimler alan,arkasına ince bir metal sır tabakası sürülen saydam camdır.
Ancak sırlandıktan sonra,ayna olur cam. O zaman yansır camdan,ona bakan.
Yansır ama ters akseder. Sağ görünen soldur aslında. Yani aynalar yalan söylemez ama doğruyu ters anlatır. Öyle okumak gerekir.
İsmet özel ve onun gibi düşünenler,aynalar başkalarının bizi nasıl gördüğünü gösterir diyorlar.
“Yüzümle yüzleşmeyi hiç düşünmedim. Çünkü ben aynada insanın kendi görebileceğine inanmıyorum. Biz aynada insanların bizi nasıl gördüğünü görüyoruz.”
İnsan insanın aynasıdır derler. İnsan nasıl ayna olur bir diğerine.?
Bu sorunun cevabı olarak,
Niyazi-i Mısrî’nin
Halk içre bir âyineyim herkes bakar bir an görür,
Her ne görür kendi yüzün ger yahşi ger yaman görür.
Diyerek veciz ifade ettiğine, Peygamberimizin bir hadis-i şerifi dayanak olur.
Hâşâ huzurdan, “Yâ Muhammed ne çirkinsin. Senin gibi çirkin adam görmedim.” diyen lanetli Ebu Cehil’e, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Haklısın.” buyuruyor.
O lâin beşerden sonra, “Yâ Muhammed! Bu dünyada senden güzelini göremedim. Sana baktıkça içime huzur doluyor.” diyen Hz. Ebu Bekir’e de “Haklısın.” diye hitap buyuruyor.
Sahabeden birisi soruyor: “Yâ Rasûlullah, Ebu Cehil geldi; ‘Ne kadar çirkinsin.’ dedi, ‘Haklısın.’ dediniz; Ebu Bekir geldi; ‘Ne kadar güzelsiniz.’ dedi, ona da ‘Haklısın.’ dediniz. Bunun hikmeti nedir?”
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in cevabı bütün insanlığın gönül evine mesaj hususiyeti taşımaktadır: “Kişi kendisi nasılsa, karşısındakini de öyle görür. Ben Allah’ın cilaladığı bir ayna gibiyim. Ebu Cehil baktı kendisini gördü ve çok çirkinsin dedi, haklıydı. Ebu Bekir baktı o da kendisini gördü, çok güzelsin dedi, o da haklıydı.” buyurur.
Ne görüyoruz baktığımız yüzlerde?
Comments