top of page
  • Yazarın fotoğrafıhüma

Kristal kar çiçekleri.

Güncelleme tarihi: 28 Şub 2021



17 Şubat 2021

Bugün sabah kalktığımda penceremin önünde bulunan sundurmanın üzerindeki kar kütlesini ölçtüm. Pamuk gibi bembeyaz bir yığın. Bir metreye yaklaşmış. Pencereme değdi değecek.

Karın yoğun bir şekilde yağmaya başladığından bu yana geçen dördüncü gün bu gün. Bu beyaz letafetin soğukluğu ve sessizliği sardı her yeri.

Kar taneleri.

Bulutlar toprak ana onlara. Büyüdükçe yeryüzüne doğru çiçekler yetişiyor içindeki su buharı ve partiküllerden. Minik su buharı zerrecikleri , tıpkı bir tırtılın kozası gibi,birlikte bulunduğu bir parçacığın etrafında yuvalanıyor, soğudukça şekilleniyor, üşüdükçe dallanıp budaklanıyor,minik kristal çiçeklere dönüşüyor irili ufaklı.

Zamanı geldiğinde ortalarında sürpriz birer hediye olan altı, nadiren oniki kollu kar çiçekleri olarak iniyorlar yeryüzüne. Tek tek ya da birkaçı bir arada. Toprağın,bitkilerin,canlıların,her birinin ihtiyacı olan takviye, kar tanelerinin merkezinde saklı. Bir saat kadar yolculukları.

Hepsi bir olup, yumuşak bir örtü gibi sarıyor, sabit bir sıcaklık ile koruyor,bembeyaz kaplıyorlar kondukları yeri. Sessiz ve beyaz ışıyor bu örtü.Hiç biri diğerine benzemeyen kar çiçeklerinin aydınlığı yansıyor geceleri, yeryüzünden gökyüzüne.

Gözümü,gönlümü yağan kardan,yağdığı yerlerden alamıyorum. Çeşit çeşit,şekil,şekil ,beyaz,bembeyaz çiçekler. Baktığım her yer çiçek bahçesi. İçimin coşkusu dışıma sığmıyor.

Yıldız ve tabak şeklinde olabildiği gibi,sütun şeklinde de olabiliyorlar. İşte ,bizim minik kırmızı kamelyanın üzerindekiler sütun kar tanelerinden.



Hiç birinin ötekine benzemediği gibi bu kar çiçeklerinin,bir çiçekteki dalları da birbirine benzemez . Her çiçek benzersiz,eşi benzeri olmayan birer sanat eseri olur böylece. Rabbimizin sanatı.

O dallardan yol alıp, onlar gibi dallanıp budaklanıyor düşüncelerim.

Çeşit çeşit yağar kar. Herbiri farklı isimle anlatılır. Yerde oluşturduğu örtü de öyle her haline göre ad almıştır.

Şimdi yağan hafif bir meltem ile savrularak yumuşacık ,kuş tüyü gibi uçuşarak,hafifçe konuyor yere indiğinde. Lapa lapa yağıyor.

Yerde oluşturduğu örtü de olanca kalınlığına rağmen kuştüyü yatak gibi.

Bu tablodan bir kaç kare fotoğraf paylaştım hikayemde. En çok beğeni ve yorumu da kar taneleri altında direnmeye çalışan boynu bükük Manolya aldı.


“Manolya kara boyun eğmiş . Yalancı bahara kanıp erken açınca gerçekler üzerine yağıvermiş birden sanki “ dedi biri.

Bir diğeri “iç acıtan şairane bir güzellik.” diye ekledi.

Gerçekten de,bir kaç gün önceki yalancı bahara aldanan manolyalar kar altında bükük boyunları, narin mor-pembe çiçekleri ile mevsimsiz açan çiçeklerin hazin sonlarını,yürek burkan hikayelerini anlatıyorlar.

Bahar dalı ve beyaz erik çiçekleri, kırmızı çiçekli kamelya, pembe gül de dahil koroya. Hayalleri başka,yaşadıkları gerçekler başka hepsinin.

Bahçemizde üç Manolya ağacı var,manolyanın on iki çeşidinin ikiyüz yirmi türünden. Bir tanesi yaprak dökmeyen,büyük kokulu beyaz çiçekleri olan Manolya. Diğer ikisi yaprak döken,yapraktan önce pembe ve mor çiçekleri ile kocaman bir bukete benzeyen Manolya ağaçları.

Özellikle mis kokulu büyük beyaz çiçeği olan çok narin. Koklandığında bile örselenir,ortasında bulunan saçaklarını aniden döker ,nefesin değdiği yerler kahverengine dönüşür.

İnsan nefesinden etkilenen Manolya çiçeği, incindiği kadar incitir de. Bazı insanları bir kaç dakika içinde baş dönmesinden perişan eder. Nezle tablosu da çabası.

Hakka’l yakîn, biliyorum.

Bizim manolyaların üçü de,bir kaç hafta önce yağan yoğun karın ağırlığına dayanamadı . Beyaz lider dalından,mor ve pembe olan yan dallardan kırıldı.



Aslında o karda bahçemizde çok ağaç zarar gördü .İçlerinde en çok mavi çam ve manolyalar üzdü bizi. Mavi çam yerinde yok artık. Manolyalar form değiştirerek yaşamaya devam ediyorlarken mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcağı ,güneşi görünce bahar geldi zannettiler.Tıpkı erik ağaçları ve bahar dalları gibi. Pembe-mor çiçekleri ile arz-ı endam ettiler.

Yalancı bahar bir kaç gün içinde sona erdiğinde üzerlerine,ikinci kere aniden soğuk kar tanelerinin ağırlığı çöküverdi. Narin çiçekler,kar çiçeklerinin cefasını çekemedi. Dostun gülünden al kanlara bulananlar gibi. Çiçekler,çiçeklerden bîzar oldu.

Bazı kaynaklar Hallacı Mansur der, ağyarın attığı taşa dayanıp da,dostun gülünden incinene. -1-

Bazıları Pir Sultan Abdal.

Necip Fazıl da Hallac-I Mansur diyenlerden. Şöyle anlatmış mısralarında.

Sana taş attılar hep gülümsedin,

Dervişin biri bir çiçek attı, inledin,

Bağrımı delmeye taş yetmez, dedin,

Halden anlayanın bir gülü yeter.

Sevdası Hak olanın her bir zerresi onu söyler. Aşkı öyle anlatır. Dili susar,hali konuşur.

Kar gördüğümde bir de peygamber (Sav) efendimizin bu duası gelir aklıma. Dallanıp budaklanan düşüncelerimin nihayeti olsun.


Allahım! Doğu ile Batı arasını uzak kıldığın gibi benimle günahlarım arasını uzak kıl.

Allahım! Beyaz elbisenin kirden arınması gibi, sen de beni hatalardan arındır.

Allahım! Hatalarımı kar ve soğuk su ile yıka. -2-






1-)Sarı Abdullah Efendi'nin "semerât-ül-fuâd" adlı kitabında mansur'un hâl tercümesinde şu satırları okuyoruz: "halk-ı âlem mansur'a remy-i hicare edip şibli dahi muvafakat için bir gül vurdu . mansur âh eyledi. "ey mansur! recmolunduğundan âh u nâle eylemedin, bir gülden âh eylemeğe bâ'is nedir?" dediler. "seng-endâz olanlar âmidir, hâlden bilmezler, mâ'zurlardır, amma hâlime vâkıf olanın bir gülü dâğ-ı sine oldu." deyü cevap verdi." (s. 180)



2-)Buhârî, “Ezân”, 89, r. 744. Bk. Müslim, “Cenâiz”, r. 85; Nesâî, “İftitâh”, 15, r. 895; İbn Mâce, “İkâme”, 1, r. 805)


اَللّٰهُمَّ بَاعِدْ بَيْنِي وَبَيْنَ خَطَايَايَ كَمَا بَاعَدْتَ بَيْنَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ ۝ اَللّٰهُمَّنَقِّنِي مِنَ الْخَطَايَا كَمَا يُنَقَّى الثَّوْبُ الْأَبْيَضُ مِنَ الدَّنَسِ ۝ اَللّٰهُمَّ اغْسِلْخَطَايَايَ بِالْمَاءِ وَالثَّلْجِ وَالْبَرَدِ ۝

﴿البخارى، “الأذان”، ۸۹ ، رقم : ۷۴۴ . انظر الى مسلم، “الجنائز”،رقم: ۸۵ ؛ النسائي، “الإفتتاح”، ۱۵ ، رقم : ۸۹۵ ؛ ابن ماجه، “الإقامة”،1، رقم : ۸۰۵ ﴾





261 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


bottom of page