Son bir haftanın aksine gökyüzü masmavi . Çatılarda ve yerlerde kar var parça parça.Hafiften lodos esiyor ama hava yine de çok soğuk. Mavişin gözü,gönlü içerde.
Yağış olmasa da kış günleri yaşanılan. Hayat ev içlerinde ve çoğu zaman tv karşısında geçiyor.
Dedikodu,seviyesiz yıkıcı eleştiri,insan onuruna saldırı…ne ararsan var bir çoğunda. Terbiye,nezaket,edep,kültür arasa da yok .
Ne kadar kavga,gürültü seviyesizlik o kadar çok izlenme alıyormuş.
Kimler,niçin izliyor.?
İlginç.
Çeşit çeşit program. Birinde yemek,diğerinde temizlik,bir diğerinde kayıp bulma,karmaşık ilişkileri çözme iddiasında bulunan programlar var.
Tarz hemen hepsinde aynı.
Elinde kumanda daldan dala konuyor izleyen. Biraz oradan biraz buradan. Bir törpü gibi zamanı törpülüyor. Bir de bakıyor saatler geçmiş.
Kazanç yok,zarar çok.
İbretlik, düşündüren haller . Kenarda görüş bildiren bir avukatları da var ama yönetenin hem savcı,hem avukat, hem hakim olduğu bir tuhaf yargılama programları birkaçında,aynı zaman aralığında.
Biri bir iddia ile geliyor. Muhatabını suçlayarak.
-Haklıyım diyor. -O ise haksız. Bana zulmetti.
Sağdan soldan telefonlar,görüntüler,şahitler.
Haklıyım diyen bir de bakıyor ki roller değişmiş. Alacaklı değil verecekliymiş.
İzleyen gözleri ekranda dalıp gidiyor kendi alemine . Mahkeme-i Kübrada Peygamberimiz sav nin müflisleri anlattığı hadis geliyor aklına. -1-
Hani hesap günü kıyamet meydanına dağ gibi sevaplar ile gelip de elinde bir şey kalmadığı gibi kendisine ait olmayan bir sürü günah yüklenmiş olan kişinin halinin anlatıldığı.
Ürperiyor.
Gönlünde kendi davaları.Hani ben haklıyım,o haksız dediği ne varsa…
Hakim rabbin ,şahit olduğu,içinde konuşup duranın sus pus olduğu davalar.
Ne çetin gündür o gün. O günü her düşünen, içine dönüp kendi muhasebesini yaptığında farklı sonuçlara ulaşır. Her bir yolunun kesiştiği ile de tekrarlar bu muhasebesini. Bu programlar ve zararları malum bu konuda hassas olan herkese. Benim dikkat çekmek istediğim ,o programlardan yola çıkarak kişinin hesap gününde terler içinde duruşunu hatırlatmak. Haklıyım dediği davalarda ne haklı düşünmesini sağlamak. Kendine güvenini sorgulatmak.
Kimine göre İmam Cafer-i Sadık’ a kimine göre hz Hüseyin’e ait olduğu söylenen bir söz var. Çok dolaşmış sayfalarda. Buraya da nihayet olarak yakışır.
"Davası Hakk'ın divanına kalanların vay haline...
Kork o mahkemeden ki hakimin kendisi aynı zamanda şahittir."
Üzerimizde kul hakkı olmadan huzura varabilmek duası ile…
1-)Ebu Hureyre (r.a.)’nin rivayet ettiği bir hadiste sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) arkadaşlarına şu soruyu yöneltti: "Müflis kimdir, biliyor musunuz?" Ashab, "Bize göre müflis, parası ve malı olmayandır" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber, "Ümmetimin müflisi, kıyamet gününe; namaz, oruç ve zekât görevlerini yerine getirdiği halde, ona-buna sövmüş, iftira etmiş, şunun-bunun (haksız yere) malını yemiş, kanınım dökmüş , onu-bunu dövmüş olarak gelen kimsedir. Bu kişinin iyiliklerinin sevabından hak sahiplerine verilir. Borcu ödenmeden sevabı biterse, diğerlerinin günahları ona yüklenir, sonra da Cehenneme atılır" buyurdu. (Müslim, Birr, H. No: 59)
Comments