Annemin arkadaşı,dostu bir hanımefendi var.
Oya teyze.
Gençliklerinden bu yana devam edegeliyor annemle dostlukları. Onlar yarendi hayat yolunda. Bizler de birlikte büyüdük çocukları ile.
Güçlüyüz biz der her zaman kendini ve arkadaşlarını dar zamanlarda motive ederken. Biz de şahidiz hayatın zorlukları karşısındaki gayretine. Bestseller bir roman olur hayatı yazılırsa.
Oya teyze rahatsız şimdilerde. Biliriz şafi ismi tecelli etmeden gücün hükmü olmaz. Dualarınız şifa tecellisine vesile olur umarım.
Birkaç gün önce bir video gönderdi bana. Ders niteliğinde. Siyah bir noktanın yuttuğu bir genç adam. Dolaşıma girdiğine göre bir çoğunuz görmüşsünüzdür.
Muhteris ve onu yutan ihtirası.
Bende uyandırdığı duyguları uyandırdı mı başka görenlerde.
Bilemedim.
Rengine takıldım ilk önce. Siyah büyük bir nokta. İnsan gönlündeki kara beneği anlattı bana. Ötelere açılan suveydayı. İnsanın negatif yanını, kimsenin görmesini istemediği,sakladıklarını fısıldadı sonra . O karanlığa yüklediği komplekslerini,hırslarını,aç gözlülüğünü. Büyüttükçe büyüttüğü sonunda onu yutan kor ateşi.
İbn-i Arabinin âyan-ı sabitesi geldi aklıma. Onu anlatan bir kitapta yazar ,
“Burası bir gölgeler dünyası yani. Gölge hükmünü kaybedince aslına dönüyor”diyordu. Ölümdü anlattığı.
Eflatun’un ,Mevlana’nın, Mehmet Akif ‘in,Necip Fazıl’ın,aşık Veysel’in gönlünden dilinde gölge farklı anlatılıyor.
Platon’un yani eflatunun mağrasında gölgeler metaforunu biliriz. O dünya hayatını anlatır.
“Kişinin dadısı, Allah Teâlâ’nın gölgesi olursa
onu gölgeden ve hayalden kurtarır.
Allah’a kul olan, Allah Teâlâ’nın gölgesidir.
O bu âlemde ölmüş, Allah Teâlâ ile dirilmiştir.
Fırsatı kaçırmadan ve şüphe etmeksizin onun eteğine sarıl ki,
ahir zamanın sonundaki fitnelerden kurtulasın.” (Mesnevi c.I, b.423–424) Mevlana Allah dostlarını bilir gölge diye.
Yüce dağlar ova gibi düzlenmez,
Veysel muhannetten kerem gözlenmez.
Tilki gölgesine arslan gizlenmez,
Yiğidin gölgesi kendinden olur.”
Gölgesi aslını yansıtır,yalan söylemez der Aşık Veysel.
Gönlüm uçmak dilerken semavi ülkelere; Ayağım takılıyor yerdeki gölgelere…
derken Necip Fazıl Kısakürek gölgelerin gölgelerini, onların insanı dibe çeken ahvalini anlatır.
Hasılı kelam her kelam ve kalem sahibi bir çeşit anlayıp türlü türlü anlatıyor baktığı gölgeyi.
Benim gözümde ise bu dünya sahnesinin zemininde kaynaşan karartılar gölgeler. Biraz üstad gibi sanki duygularım.
Baktığım yerdeler. Bazıları çok yakın. Uzak karartılar da var ufukta. Kıvıl kıvıl iç içe geçmiş,kıvrılan ,dönen,gezen,koşan yürüyen gölgeler.
Yarenliğim var bir kısmı ile. Göğsüme vurulmuş mühür misali benimle birlikte olan saati alıp buralara gölgem düştüğünde tanışmışım. Aşinayım bir şekilde. Yadırgıyorum bir kısmını. Yabancı ve uzak geliyor gölgeleri.
Diyorlar ki görünen gölgeler,gölgelerin gölgeleri. Güneşleri nerede. ?-1-
Gölgeler,kendilerine hürriyet ilan ederek,bayrak açıp salınırken bu misal aleminde yere düşen gölgelerini izler,güneş vurmuşsa arkadan hele bir de uzamışsa gölgesi benim der buralar,bayrak bende. Bu alemde en büyük olan benim.
“Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince, Günler şu heyulâyı da er, geç, silecektir. Rahmetle anılmak, ebediyyet budur amma, Sessiz yaşadım, kim beni, nerden bilecektir?”
Mısraları ile Mehmet Akif Ersoy ölümü anlatır buruktur gönlü. Uzasa da da kısa da kalsa önüne düşen er geç aslına dönecektir.
Burda batıp ötede doğacak, saati göğsüne basılı yürürken hercümerc içinde,aniden , hikayeden bir kahraman, sayfalar arasından kelime, bir cümleden harf ayrılır gibi kanat takıp yükselecek görünmeyene. Sanki güçlü bir mıknatısın çekim gücüne kapılmış demir tozu gibi yol alacak asıl suretine.
İşte o zaman aslı ne kadar uyumlu ise gölgesi ile o kadar başarılı bir kavuşma olacak.-2-
Hamiş.
1-)Bakmaz mısın rabbına? Gölgeyi nasıl uzatmakta? Dilese idi elbet onu sâkin de kılardı, sonra nasıl Güneşi, ona delil kılmışız? Furkan suresi 45.ayet
“Görmedin mi Rabbini, nasıl uzatmıştır gölgeyi? Eğer dileseydi, onu elbette hareketsiz kılardı. Sonra nasıl Güneş’i ona delil yapmışız!” (Kur’an: Furkan, 45).
2- “Göklerde ve yerde kim varsa gölgeleriyle birlikte ister istemez ve sabah- akşam Allah’a secde eder.”(Kur’an: Ra’d, 15).
“Bakıp görmediler mi, Allah’ın yarattığı şeylerin gölgeleri bile, sağ ve sollarından boyunları bükük bir halde, Allah için secdelere kapanarak dönüyor.” (Kur’an: NahI, 48).
Comments