top of page
  • Yazarın fotoğrafıhüma

“İyilik,insanlık sanatıdır. “Nizami.

Araya “Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır “atalar sözü gereği kış mevsiminin girebilme ihtimalini saklı tutarak bir kenarda, bahar geldi buralara. Toprak gibi,ağaçlar gibi, baharın tüm güzelliğini,kokuları ve sesleri ile yaşayarak canlanıyoruz bizde.

Kardelen ve çiğdemlerden sonra,toprağı çatlatıp yükselen ilk önce yeşili,sonra mis kokulu mor çiçekleri gözüken sümbüllerde sıra bu sıralar.

Bahar derin uykulardan uyanmayı, eskileri budayıp yenilenmeyi ,yeniden hayat bulmayı anlatır her zaman bakıp görebilenlere.

Maddi ve manevi anlamda yenilenme,değişme ve değiştirme isteği dolaşmaya başlar damarlarlarında insanın.

“Allah güzeldir, güzeli sever” ya bundan dır insan ruhunun güzele meyli. Yaradılış özelliği olarak güzeli arar,güzeli sever,güzeli seçer.

Güzel ,somut olarak kişiye göre değişse de ,soyut anlamdaki güzelliği herkes sezer.

Güzellik, felsefesi ile uğraşana göre değişmekle birlikte,surete bürünüp gözün görüp beğendiği,zevk aldığı olduğunda hüsn,zinet, cemil olarak adlandırılır.

Sirette yani yaratılıştan olduğunda, açıkta ve gizli olanda vefa, sabır, adalet, tevazu, hoşgörü, samimiyet gibi vasıflar ile gösterir kendini. Cemal ve tayyib diye sınıflandırılır.

Estetik, hüsn, cemil , cemal ,tayyib, tezhib, güzellik ifade eden kelimelerdir. İçlerinde özellikle “hüsn” iç ve dış,maddi manevi, zahiri ve batini,sirette ve surette olan güzelliği ifade etmek için kullanılır.

Güzelliği idrak eden herkes ondan bir fayda görmese de,güzeli sever.

Yeryüzündeki,yaratılmış bütün güzellikler ,algılayabileni rabbine götürür. Hepsinin nihai hedefi Tolstoy’un dediği gibi rabbini bilmek ve kendisinden başlayarak çevresini ve dünyasını da güzelleştirerek bu çizgiye getirebilmektir.

“Sanatın en büyük görevi, gayesi ve imkanı , her şeyden önce bilmemiz gereken ortak insanlık değederimizi ve hepimizin Allah'tan geldiğimizi yaymaktır.”(İrwin, Sanat ve lnsan, s. 69.)

Yeryüzüne hakim olan iyilik ve doğruluktur. İyilik ve doğruluk özellikle siretteki güzelliğin sonucudur. İyiliklerin,iyilerin ve doğruların hakim olmadığı,atıl durduğu yerde oluşan boşluğu kötülük doldurur.

İyiliği insanlık sanatı olarak nitelendiren Nizami’nin ifade ettiği gibi içini ve dışını güzellikler ile aynı bir sanatkar gibi, ince ince bezeyen insandan açığa çıkan saf iyiliktir.

Hayatı, aldığı her nefeste bilgi ve sezgi ile kendisinden başlayarak çevresini ve dünyayı güzelleştirmek için dikkat ve itina ile yaşayan insan da sanat eseri gibidir. Devamlı güzellik zuhur eder her adımından.

Seyre doyulmaz güzellikte bir vaha gibi. Yanında nefes almak bile huzur verir.

Anadolu’da bir okulda bir uygulama geliştirmiş gönlü güzel bir öğretmen. Her bir öğrenci arkadaşlarını gözlemleyerek onların İyilik içeren davranışlarını yazıp “İyilik kutusu” diye adlandırdıkları kutuda bir ay boyunca biriktirmişler. Ay sonunda en çok İyilik yapan öğrenci arkadaşları tarafından seçilmiş olmuş bu şekilde. Ve kendilerince birlikte yemek yiyerek ,sevdikleri bir film izleyerek ödüllendirilmişler.

Sonuçta çocukların davranışlarında olumlu yönde büyük değişimler gözlenmiş.

Karşılıksız yapılan yardım İyilik olarak adlandırılır. Kendine yapılmasını istemediği hiçbir şeyi başkasına yapmamak,kendisi için istediğini başkası içinde istemek iyi insanların en büyük özelliklerindendir. Ve bu iyilikleri yaparken göze sokmak değil sağ eli ile yapılanın sol tarafından bilinmemesidir esas olan.

“Bana, sonra gelecekler içinde, iyilikle anılmak nasip eyle” Şuara 84

457 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page