Bugün,Peygamberimiz efendimiz (sav)in yeryüzünün karanlıklarına güneş gibi doğduğu günün sene-i devriyesi.
Yaşadığı devir asırlarca önce ancak bütün zaman ve çağlarda önde olan,içimizdeki kötülüğü emreden karanlıklar içinde bocalatırken, yol gösterip,aydınlatıyor önümüzü,karşılaştığımız girift düğümler rehberliğinde çözülüyor.
Gönlümüzde kaynayan muhabbeti anlatmak için kelimeler yetersiz kalıyor. Bütün güzel sözler O’na. Onun sevdiklerini seviyor,sevmediklerinden uzaklaşıyoruz fersah fersah.
Onun kokusu diye bir başka seviyoruz gülleri. Gülleri kullanıyoruz kelimeler yerine.
Şefaatini umarak,Mevlidinin yıl dönümü vesilesi ile günümüz meselelerine benzer asrı saadette yaşanılan sıkıntılara peygamberimiz (sav)nin yaklaşımını hatırlayalım istedim.
Gündemdeki küstah, düşük terbiyeli devlet idarecilerinin aksine,yeryüzünün müslüman olan olmayan,ehli insaf olan,bütün bilen düşünen insanları kabul ve itiraf ederler ki dünyanın bir numaralı mükemmel şahsiyeti peygamberimiz,efendimizdir.
“Tarihteki Yüz Büyük İnsan” adlı kitabıyla meşhur Amerikalı bilim adamı Prof. Michael Hart kitabın ilk yayınlandığı tarihten on yıl sonra bir vesile kendisine sorulan “kitabınızın yayınlanmasının üzerinden 10 yıl geçti neredeyse. ‘100 ünlü Adam’ adlı kitabınızda birinci yeri Hz. Muhammed’e (s.a.v.) ayırmıştınız, hâlâ bu görüşünüzde ısrarlı mısınız?” şeklindeki soruya verdiği cevap bu yazının başlığını islam olmayanların dilinden de doğrular.
“Bu ünlülerin ilk listesi. Bu sayı 200-300’e bile çıkarılsa Hz. Muhammed’in (s.a.v.) listenin başındaki yeri sabittir.
Ben ünlüleri incelerken bazı sabit kriterler ortaya koydum. Bunlardan biri de, ünlülerin insanlık tarihinde bıraktıkları geniş ve derinlemesine izlerdir. Benim, ünlülerin en ünlüsü olarak Hz. Muhammed’i (s.a.v.) tercihim ise, O’nun hem peygamberliği, hem de dinî ve dünyevî seviyede fevkâlâde başarılı olmasıdır. İnsanlık ahlâkı, felsefî ve hukukî olarak İslâm’dan daha mükemmel bir din görmemiştir. Hz. Muhammed (s.a.v.)’in vefatından sonra da İslâm, dünyanın doğusunda ve batısında yayılmaya devam etti. Dünyada hâlâ bir çok insan kalpleriyle ve akıllarıyla İslâm’a yöneliyor. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) davet ettiği din, 14 yüzyıl önce medeniyetin ve kültür merkezlerinin dışındaki bir bölgede doğmuştu. Ve zor şartlar altında yol aldı. Buna rağmen İslâm, dünyanın her yönüne yol buldu. Ve inanıyorum ki Hz. Muhammed (s.a.v.) gibi, her yönüyle mükemmel bir insan, bir daha gelmez.”
Yine bu insanlardan,meşhur İrlandalı sosyalist düşünür George Bernard Shaw peygamberimizin günümüz meselelerine yaklaşımı ile ilgili düşüncelerini şöyle ifade ediyor.
“İnsanlığın sorunlarının üst üste yığılarak nerdeyse çözülmez hal aldığı günümüzde Hz. Muhammed’e her zamankinden daha fazla muhtacız. Eğer O aramızda olsaydı bütün bunları oturup bir fincan kahve içme rahatlığı ile çözerdi”
“Bir fincan kahve içime rahatlığı” ifadesi odaklanmış,açık bir zihinle,kısa sürede, samimi ve dostça çözerdi demek anladığım.
Peygamberimizin hayatına baktığımızda kişiye özel sıkıntılara yaklaşımı “Merhametle Muamele Etme”, “İkna Etme”, “Empati Yaptırma”, “Öfkesini Tutma”, “Kızma”, “Çözümü Allah’a Bırakma” “Kararı Karşıya Bırakma” şeklinde.
Daha kendisine peygamberlik gelmeden Kabe’nin onarımı sonrasında Hacerül esvedin yerleştirilmesi büyük bir problem haline gelmişti mevcut kabileler arasında. Bir anda önüne getirilen meseleye bulduğu çözüm günümüzde,önemli önemsiz birşeyleri paylaşamayan bütün kavgacı taraflara sunulabilecek muazzam bir örnektir.
Hani çekişip dururlarken dediler ki şimdi şu kapıdan buraya kim gelirse onu hakem yapalım. Efendimiz oldu ilk gelen. El Emin lakabıydı. Öyle bilinirdi. Anlattılar dertlerini. Gülümseyerek ridasını çıkardı üzerinden. Rida belden üst kısımda kullanılan örtü demek kısaca. Yere serdi. Hacer-ül esvedi üzerine koydu. Bütün onu ben koymalıyım çünkü... diyenleri çağırdı. Birer ucundan tuttular ridanın. Birlikte taşıdılar konacağı yere kadar. Orada da peygamberimiz alıp yerine yerleştirdi Hacer-ül esvedi.
Paylaşın dedi hal ile. Sen,ben demeyin.Biz olun. Sıkıntılarınızı birlikte çözün.
Günümüzde ebeveynlerin gençleri konusunda büyük sıkıntılar yaşadığı acı bir gerçek. Böyle sıkıntı yaşayan büyüklere Peygamberimizin Ebu Ümame’nin naklettiği hadiste -3-, yanlış bir iş yapmak için izin isteyen gence karşı davranışı yol gösterici olmalı.
Peygamberimizin o gence yaklaşımı sabır ile dinleyerek, anlamak ,kişinin meseleyi tüm yönleri ile görmesini sağlayarak işin yanlışlığına ikna etmek, soru sahibine güven ve değer vermek olarak özetlenebilir.
İçinde bulunduğumuz günlerde insanlığın en büyük dertlerinden biri malum covit 19 diye adlandırdığımız virüs derdi. Peygamberimiz zamanında da kara veba salgını baş göstermiş,insanları kırıp geçirmişti. Bu salgın haberi aldığında yaklaşımı malum.
14 asır önceden, günümüzde modern araçlar ile tesbit edilmiş , karantina olarak adlandırdığımız salgın hastalıkların yayılmasını önlemenin tek yolunu işaret ediyor peygamber efendimiz. Salgın olan yerlere girmeme,eğer bulunduğu yerde salgın varsa çıkmama tavsiyesi. Zamanımız sağlık sisteminin prensiplerini 14 asır evvel belirlemiş.
Haher ajansları aracılığı ile sıkça duyuyoruz bazı merhamet yoksunlarının hayvanlara,kedi ve köpeklere işkence ve zulümlerini. Oysa bilseler susuz kalmış bir köpeğe su vermenin bile rabbin hoşnutluğunu kazanarak cennete girmesine vesile olabileceğini.Ebu Hureyre ra anlattığı hadis -4- buna misal olarak gösterilebilir.
Çok kızdığı,öfkesinden yüzünün kızardığı zamanlarda bile öfkesini tutarak, izah etmesi,ve telafi yolunu göstermesi yine günümüzde trafikte, iş yerinde,evlerinde sinir sahibi olup da yakıp yıkanlara rehber olur.
Bu konuda ayrıca “onlar öfkelerini tutarlar” -5-
ayetini ve “Güçlü insan, kızdığı zaman öfkesini tutan kişidir”-6-hadisini örnek verebiliriz.
Süleyman b. Surad (r.a.) nakletmektedir. Bir gün Rasûlüllâh (s.a.s.)’in yanında oturuyordum. İki kişi birbirine sövüp duruyorlardı. Bunlardan birinin yüzü öfkeden kıpkırmızı olmuş, boyun damarları şişmiş, dışarı fırlamıştı. Bunu gören Allah Rasûlü şöyle buyurdu. “Ben, bir söz biliyorum. Eğer bu kişi onu söylerse, üzerindeki bu kızgınlık hali geçer. Eğer o, “Euzü billahi mine’ş‐şeytânirracîm‐kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım” derse, içinde bulunduğu hal ondan kaybolur. -7-
Bu örnekleri yüzlerce çoğaltmak mümkün. Buraya bu kadar alabildim. O olmasaydı yaratılmayacak olan alemde ardı sıra yürüme çabasında ümmeti. Derdimiz çok. Hemen bütün dertlere deva olabilecek efendimiz (sav)in iki nasihatı ile hitama ersin bu yazı. Karşımıza çıkan meselelerde,
“ Önünüzde iki yol varsa siz kolay olanı tercih edin”-8-
“Kolaylaştırın zorlaştırmayın, müjdeleyin nefret ettirmeyin”-9-
Salat ve selam sana ya Resulallah.
1-Yakub b. İshak b. Ebû Avâne, Müsned, Dâru’l‐Ma’rife, Beyrut, ts., c. I, s. 41.
2- Ahmet, Müsned, c. I, s. 55; Müslim, es‐Sahîh, İman 74, Birr ve’s‐ Sıla 142.
3-Ahmed.Müsned cilt 5 S 256
4-Buhârî, es‐Sahîh, Şirb 9; Vudû 33; Mezâlim 23; Edeb 27, Müslim, es‐Sahîh, Selâm 153; Ebû Dâvûd, es‐Sünen, Cihâd 47.
5- Âl‐i İmrân, 3/134.
6-Buhârî, es‐Sahîh, Edeb 76; Müslim, es‐Sahîh, Birr 107, 108.
7-Buhârî, es‐Sahîh, Bed’ü’l‐Halk 11; Edeb 44, 76; Müslim, es‐Sahîh, Birr 109.
8-Müslim, es‐Sahîh, Talak 29.
9-Buhârî, es‐Sahîh, İlim 11.
Comments