Yaşadığımız bu geçici mekanda imtihan için varız, biliriz. Hep dilimizdedir bu iki kelime.Sıkça da kullanırız.
Dünya “İmtihan dünyası” .
İnsanın bir sınav salonu teşbihi ile değerlendirebileceği imtihan dünyasında bütün imtihanların süresi de ömrü kadardır.
Biliriz.
Yine de sorular geldiğinde,en zayıf olduğu yerden,şaşırır zorlanırız. Kolay değil doğru cevapları, doğru tepkileri vermek.
Okuduğum bir beyitte,
“Dünyanın sıkıntıları meşakkatleri çoktur, bitip tükenmez.
Sevinilecek şeyleri ise sana bayramlar gibi senede (iki defa] gelir. “ diyordu.
“Medet ya rab” dedirten ne varsa birbiri ardına dizilir genellikle. Birini atlattım diyemeden diğeri gelir. Kıyıyı döven dalgalar gibi.
Bunun farkına vardığında , çok güldüm diye ağlamaktan, nihayetinde ağlamak gelir diye de gülmekten korkar oluyor insan.
Oysa ki her bir dalga onu bir adım öteye,bir basamak yukarıya taşımak için vurur kıyılarına. Beraberinde derdi ile birlikte devasını,şifasını getirir.
Bir de anafikri olur yaşananların. Yaşadıklarının satır aralarından onu bulup içine ,iç aleminde eksik ,bozuk ne varsa çıkarıp,onların yerine yerleştirmesi gerekir kıyıdaki yolcunun.
İmtihanlar hep islah etmek ,güzelleştirmek,temizlemek, ferahlatmak için gelir.
Mevlana celaleddin Rumi ne güzel anlatır.
“Sopayla kilime vuranın gayesi, kilimi dövmek değil, tozunu almaktır. Allah sana sıkıntı vermekle tozunu, kirini alır. Niye kederlenirsin?”
Gazzâlî’ye göre meşakkatlere tahammülün farklı dereceleri var. Katlanmanın zor olduğu başlangıç derecesine tesabbur, katlanmanın kolaylaştığı orta derecesine sabır, nefsânî arzuların tam olarak baskı altına alındığı en yüksek derecesine rızâ diyor.
Bu hususta İmam Nevevî de şöyle diyor,
“Sabır, nefsi emredilen şeyleri yapmaya mecbur kılmaktır. Bu da ibâdetlerin meşakkatlerine, belâlara ve günah dışındaki zararlara tahammülle gerçekleşir.”
Yaşadığı süre boyunca Bakara süresi 155.ayette -1- net bir şekilde belirtildiği gibi, biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan olur insanevladı.
Başına hoşlanmadığı bir hal geldiğinde kula düşen güzel bir sabırdır. -2-Ancak hayat normal akışında seyrederken sabır dilemek de uygun görülmemiş. Afiyet dilemesi tavsiye edilmiştir.
Afiyet dinde fitnelerden selamette olmak, bedenin de her türlü kötülük, hastalık ve sıkıntıdan güvende olması anlamındadır. Dinin ve itikadın bid'atlerden, amelin ve ibadetin afetlerden, nefsin şehvetlerden, kalbin heva ve vesveseden ve bedenin hastalıklardan selamet bulması, kurtulması demektir.
Duaların efdali hangisi diye sorulduğunda, Resulullah efendimiz buyurdu ki:
(Allah’tan af, afiyet ve yakîn [sağlam iman] isteyin. Çünkü imandan sonra, afiyetten büyük nimet yoktur.)
Nihayetinde,dünya hayatı rabbimizin bizleri imtihan için tabi tuttuğu geçiçi bir süre. Bu süre boyunca rabbimizi tanımak,emirlerine itaat etmek,yasaklarından kaçınmak,rızası yönünde davranmaya gayret etmekle yükümlüyüz. Karşımıza çıkan sorulara en güzel bir şekilde karşılık vermek, süreç esnasında sabretmek ve güzel ahlak sahibi olmak imtihanlarımızı kolaylaştırıp, bizi güzel bir sonuca ulaştırır.
1-) “Çaresiz sizleri biraz korku, biraz açlık, biraz maldan, candan ve hasılâttan eksiklik ile imtihan edeceğiz, müjdele o sabırlıları” bakara 155.
2-) Hz. Peygamber, ‘Sabretmek, musibetle karşılaştığın ilk anda gösterdiğin metanetindir’ buyurdu.” (Buharî, Cenâiz 43)
Comments