Gelip geçerken bu iki kapılı handa, yoldaşları olur insanın. Ana-baba-kardeş olur ilk önce . Yol alıp ilerledikçe eş olur yanındaki,evlad olur. Dost olur,arkadaş olur. Sevdiğin olur,sevdiklerinin sevdikleri olur. Onların da sevdikleri eklenir, kocaman bir dünya olur hep birlikte aynı akıbete yol aldığın.
Üç-beş kişi ile başlar yolculuğa, tekrar yanlız geçeceği kapıya kadar,yürüdükçe çoğalır. Birlikte yürüdüğü,yürürken yolunun kesiştiği her yolcu ,imtihanı olur.
Her yolcunun kendi yaşadığı bir hikayesi olur,bir de yaşamak istediği masalı. Masalları kendilerine kalır. Hikayeleri,hikayene eklenir. Uzun,upuzun hikayeler olur. Bazen mutlu,bazen acıklı, bazen hüzünlü.
Hikayeni çoğaltırlar,renklendirirler,eksiltirler bazen. Bazen karartırlar. Bazen tatlı bir gülüş olurlar dudaklarında. Bazen dilinde acı bir tat.
Birlikte yürüdüğün süre içinde,o yolcu ile ne biriktirirsen ,o biriktirdiğindir elinde kalan. Sen kapıdan geçtikten sonra sana sermaye olacak olan.
11 Muharrem bugün. Yazdıklarımızdan pazar. Bir mesaj ile öğrendim dar-ı ukbaya yolcu olduğunu.
O günden bu yana hatıralar uçuşup geliyor sayfa sayfa dilimize,gönlümüze,rüyalara.
Sohbetlere.
Üzüntü değil hissedilen. Benzersiz bir değeri kaybetmenin hüznü.
Biz büyürken dede evinde çok muhterem hanımefendiler tanıdık. Leman teyze,Hesna teyze,Müşerref teyze benim muhayyilemde izleri kalan hal ehli hanımefendiler.
Konuştukları gönül diliydi,halleri tercüman. Hikayeleri masal gibi,görünmeyen alemden izler taşıyan.
Hümeyra teyze de çocukluğumun muhterem teyzelerinden. Diğerlerinden daha özel ve yakın,zira bana ve kız kardeşime dedemin onayı ile isim veren kişi o.
Çocuk hafızamda Yuvarlak çerçeveli gözlüğünün ardında gözleri sıcacık bakarken kendine özgü hafif çatallı sesi ile tatlı tatlı anlatırken canlanıyor. Son senelerde görüşmek ve eskisi gibi muhabbet etme imkanımız olmadı. Bu sebeple son zamanlarda yanında bulunanlar kadar çok şey anlatamam hakkında. Geçmiş hatıralarda,sözler sisler arasında.
Duygular ve muhabbet baki.
Sıkça görürdüm dede evinde. Bazen yatılı kalırdı.
Bu dünyadan değil gibi.Şöyle bir geçerken uğrayıvermiş gibi.Üzerine bir şeyler alıvermiş,ayağına bir çift lastik takıvermiş. Başka,farklı,özel.
İlk gördüğümde nasıl ise öyle hiç değişmeden gördüm onlarca sene. Hiç değişmeden yaşamak ancak bir insanın içi ve dışı aynı dili konuştuğunda mümkün olur. Masalı ve hikayesi bir olanlardandı o.
Onun beni en etkileyen yanı da,metelik vermediği dil ile değil,hali ile belli olan bu dar-ı dünyada her zaman an içinde olmasıydı. An da olmak zordur malum. Konuşursun,bakarsın, gönül başka yerde gezer.
Gözümün önünde açılan sayfaların birinde. Cidde yaşadığım yer. Bir derdim var. Bunaltıyor. Derdime deva olacağını umarak onu arıyorum Mekke sokaklarında. Adres yok. Hatıralarım rehber.
Buyur diyor sesinden evvel hali. Küçülüp,püf diye sönüyor benim endişe dolu balonum.
Bir başka sahne, hac zamanı. Mina. Ateşe düşürmeye niyet edene,taş atmaya yol alanların içinde. Anneciğim zorlanıyor. Ayakları şişmiş,canı yanıyor. Birlikte olduğu kervan yol almış. Hümeyra teyze anneciğimin yanında. Yaşına bakmadan. Yoldaş,arkadaş,destek.
Babamların hemen bütün haclarında yanlarında olduğunu onlarla kaldığını anlatıyor annem.
Dedem ile tanışıklığı da yine bir hac yolculuğunda. Gemi ile hacca gittiğinde, ihlaslı ve başarılı bir hanım doktor olarak,etkili müdahalesi nedeni ile tavsiye etmişler dedeme. Sonra kendi ihtiyacı olduğunda da ismi ile onun tedavisini talep etmiş.
Annem onun yeni doktor çıktığı senelerde kendisinin çocuk yaşlarda olduğunu anlatıyor. Çok latife yapar takılırdı bana diye. Bir değil,on değil. Çokça sahne izlediğim. Ama en önemlisi ismi ismim olmuş. Ad önermiş,onay almış.
Ben beklenenden erken gelmişim dünyaya. Aile büyükleri ilk zaman ailemin yanında olamamış bu sebeple geldiğimde.
-Çok küçük ölür demiş ebe hanım.
Babam da ezan okumuş kulağıma “ya Aişe “ diye. Ölürse şefaatçi olsun diye düşünerek.
Aişe akıllı, mantıklı hareket eden, iyi bir hafızaya sahip olan, yaşayan kimse demek.
Telgraf ile dedeme haber gelmiş. Bir kızımız oldu diye. O şurada dedemin yanında hümeyra teyze de varmış. Dedem sevinç içinde yanındakilerle paylaşmış haberi.
Benim ismim olsa demiş sessizce hümeyra teyze. Senin adını verelim mi demiş dedem.
Aişe hümeyra olmuşum.
Seneler sonra kız kardeşim doğduğunda tevafuk yine dedemin yanında imiş hümeyra teyze.
-Ablasının adı benim adım oldu,kız kardeşinin adı da kardeşimin adı olsa.
Onaylamış dedem.
Kız kardeşim de fatıma Züheyra olmuş. Böylece Doktor hümeyra teyze kız kardeşimin ve benim ad verenim olmuş dedemin onayı ile. Bir dostunu daha tanıdık ve çok sevdik onun gibi. Rezzan evliyagil. Onu da anmak isterim bu vesile. Zerafet,edeb yayılırdı ikisinden de. Hakka karşı edeb, insanlara karşı edeb,dosta edeb. İlim,irfan,tevazu ve derviş meşreplik. Bu güzel vasıfların her biri gönüle inmiş,hazmedilmiş bir halde tabii bir akış ile yansırdı onlardan.
Bir tezat yoktu söyledikleri ile işledikleri arasında. Bu sıfatları böylesine giyinen,içleri ve dışları aynı renge boyanmış hanımefendileri bulmak zor şimdilerde. O bu açıdan kibrit-i ahmerdi.
Zahirde hep birbirine benzeyen, iç alemleri ile aynı dili konuşmayan,bir türlü kendi olamayan,kendi olmaya çalışırken, doğru rotada tutunamayanların hakim olduğu bir dünyada, sırat-ı müstakim üzere sıradışı bir hayat yaşadı. Farklılığını göze sokmadan,kendi olabildi.
Benim hikayeme,hikaye ekleyip iz bırakanlardan hümeyra teyze. Bir yolcu gibi yaşadı ve göçtü asıl yurduna. Duası kabul olmuş,dilinde zikir mutlu kavuştu rabbine.
Bütün hikayeler biter.bütün masallar son bulur. İstisnasız bütün yolcular yerlerine vasıl olur, geçici bir müddet ayrı kalınır. Bir gün kavuşma ümidi,dua olur geride kalanların dillerinde, derman olur dizlerinde.
Hiç ayrılık olmayacak olan yerde, tekrar kavuşulacağı güne kadar.
Ne kadar tatlı anlatmışsınız Hümeyra Ablacım, Allah sizlere afiyet içre uzun ömürler versin 💗bizi ahirette ,gurbette bırakmasın...