Ellerimiz yüreklerimizde,tedirgin bir ilkbaharın ardından,yaz aylarının ilkini de geride bıraktık. Sizler nasılsınız bilmiyorum ama ben henüz nekahat dönemini yaşayan bir hasta gibi gördüğüm yeryüzü ahalisinin hiç bir şey olmamış gibi pervasız,hemcinslerine sevgisiz ve saygısız davranışlarını hayret ile izlemekteyim.
Ani mahpusluğumuz, binlerce vefat edenimiz,bize hiç nasihat etmemiş, sadece içimizdeki bencilliği ve kötülüğü arttırmış görünüyor.
Bunun nabzını özellikle sosyal medya denilen mecradan,yazılı ve görsel basından tutarak,hayret ve üzüntü ile takip ediyoruz hep birlikte.
Doğum ile başlayıp,ölüm ile biten insan hayatı, bir hikayenin içinde başlar. Kendi hikayesi ve hikayesine eklenen hikaye içindeki hikayeler arasında,nihayetine kadar devam eder.
Başlangıçı,gelişme ve sonuç bölümleri olan,her biri kendi içinde olağanüstü ögeler barındıran hikayeler bütünü hayat.
Eskilerde dedikodu denilen, diller aracılığı ile yayılan mışlı mişli hikayeler, şimdilerde katlanıp çoğalarak ellerimizdeki ve evlerimizdeki ekranlar aracılığı ile hayatlarımıza giriyor.
Kitle iletişim araçlarının olmadığı zamanlarda kısıtlı sayıda hikayenin dolaşımı söz konusu iken dillerde ,haber adı altında izlediklerinde sayısız dil,kulak ve göz dahil artık.Dünyanın bir diğer ucundaki asla görüp,tanıyamıyacağımız kahramanları ile doğruluğu tartışılır hikayeler gündemimizde.
Şahit oluyor,şahit tutuluyoruz işitip gördüklerimizle.
Dedikodu hiç bu kadar yaygın ve tahrip edici olmadı dünya kurulalı beri. Doğal olarak inanan insanlar bu çarkın içinde hiç tanımadıkları insanların kul haklarını yüklenmiş olarak, etlerini çiğnemekteler.
Sosyal medyada göz önünde olan hikayeler ayrı bir sınıflandırmaya tabi. Bu hikayeleri yaşayanların bir kısmı reklam derdinde.
Megalomani ile narsisizm sınırlarında gezen diğer bir kısmının maksadı zaten iyi veya kötü konuşulmak.
Yine bazı hikayelerin kahramanları da senaryolar yazıp, kendi çaplarında oyunlar sergilemekteler bulabildikleri envai çeşit sahnede.
En küçük topluluklara kadar icra alanları var.
Oyunları çift taraflı. Hem kendi içine ,hem dış tarafa yönelik. Bir çoğu kendi içinde ki doğruyu bilip,onu emredene karşı da mazeretler öne sürerek sergilemekte maharetini.
Sahte kişilikler,sahte anılar sergiler,sergilediklerinin gerçekliğine de gönülden inanırlar.
Kendi içinde tenakuz,kendi olamamanın,kendi ile barışamamanın neticesi devamlı bir rol yapma ile sonuçlanır. Kendine oynar, kandırmaya çalışırken,kandırdığı kendisidir.
Bu kahramanların içlerinde sürdürdükleri savaş,dışarıya çelişkiler içinde,hezeyanlar savuran ,envai çeşit kişilik bozukluğu olan olarak yansır.
Eğer hikaye kahramanları,kendilerini kendi içlerindeki iyiyi ve kötüyü emreden yanlarını iyice tanıyıp,ihtiyaçlarını gideremezlerse ortaya çıkan tablo bu olur.
Maslowun piramidinde 1.sırada takılır kalır.
Yeryüzündeki hemen bütün insanların hikayelerine olağanüstü satırlar eklediği, içinden geçtiğimiz zamanlar bir kere daha net olarak göstermekte ki, en küçüğünden,en büyüğüne insan toplulukları ,insan denilen en küçük birimi düzelmeden düzelmez.
Yokluk,kıtlık,hastalık,herşeyini kaybetme ve hatta ölüm korkusu bile ibret olup içindeki iyiliği emreden ile aynı dili konuşarak kamil bir insan olma gayreti içine girmesine yetmiyor.
O yine kendini sevmeye ve kayırmaya devam ediyor. Yılan bana dokunmadığı sürece varsın yaşasın diyerek...
Comments