“Her insan bir gölgedir; gerçek olan yalnızca kalbindeki ışık.”dır der Şems-i Tebrizi insanı anlatırken.
Sa’dî Şirâzî’ye göre de,
“Bir damla kan; yüz bin endişeden ibaret bir varlık (Yek katre-i hûnest, sâd hezârân endîşe)”dır.
İnsan.
Sadi Şirazi’nin “Bir damla kan; yüz bin endişeden ibaret bir varlık” ifadesi, insanın doğasında barındırdığı derin kaygıları ve varoluşsal sorgulamalarını anlatır. Hele içinden geçmekte olduğumuz zaman diliminde bana, size, ona ayna tutar. Endişeler sardı dört bir yanımızı. Somut kaynağı olan endişeler. İç alem de bu geçitten yüzü ak geçme telaşında.
Çok kırılganız, çok da korkuyoruz.
Endişe, belirsizlik ve tehlike karşısında hissedilen içsel bir kaygı durumudur ya . Geleceğe dair korkular, nesiller için kaygılar, kayıplar, izleyip durduğumuz insani zaaf ve zafiyetler endişe ve korkunun kaynakları.
Bu duygu durum hem psikolojik hem de fizyolojik etkiler yaratabiliyor insanda. Ümitsizlik ve çaresizliğin getirdiği stresin baskısını hissediyor düşünen her insan. Hayatı normal akışında sürdürmek bile ağır bir vicdan muhasebesi gerektiriyor.
İç aleme dönüp, manevi açıdan bakıldığında ise , bu endişeler yumağı her tarafı dikenli, tuzaklarla dolu bir yoldan geçip de nihayete sağlam bir iman ve dağarcığı sevaplarla dolu başarılı bir sonuca ulaşma çabasını, “acaba”sorusunun yüreğinde oluşturduğu telaşı, anlatıyor. İmtihan salonuna giren bir öğrencinin hissettiklerine benziyor sanki bir nebze.
Hedefini ve nihayetini bilen için bu endişe ve kaygının kaynağı Rızalullahı kaybetme korkusu, O’nun rızasını kazanabilme çabasıdır. Adı “takva”dır.
Nihayetinde endişe, insan olmanın ayrılmaz bir parçasıdır; hem zafiyet hem de gelişme kaynağı olabilir. Çile ve imtihan süreçlerini doğru yönetmek kamil bir insan olma yönünde insanı besler, sonucu hayr olur.
Sâdî’nin , özellikle “Gülistan” ve “Bustan” eserleri insan ilişkileri, ahlak ve yaşam üzerine derin insanı düşünmeye sevk eden düşünceler ile doludur okunduğunda. Yukardaki satırlarda bir damla kan, insanın özünü, yaşamını ve ruhunu temsil eder. O bir damla kanda gizli genetik kodları, maddi ve manevi mirası ile karakterini bile okumak mümkündür.
Varlığı, mücadelesi,ilişkileri,kırgınlıkları ve korkuları ile bir damla kanda gizlidir insan.
Sâdî bir başka eserinde, “İnsanlar arasında en büyük hata, birbirlerini tanımamalarıdır” diyerek bir başka önemli noktayı işaretliyor. Tanımıyor, anlamıyor, sevmiyor insan bir diğerini.
Oysa ki,herbiri bir alem. Herbiri tanınmaya, anlaşılmaya ve sevilmeye muhtaç.
Hasılı, bahse konu bir damla kan ve yüz bin endişe olan için , imtihan dünyasından başarıyla geçebilmenin önemli bir parçasıdır kaygıları. Doğru yönlendirdiği takdirde insanı, şekillendirir ve dirençli kılar hedefi doğrultur. İnsanı ve toplumları bir üst bilinç seviyesine taşır.
Birçoğunun uzaktan şahit olduğu , izledikçe kaygı ve çaresizlik duygularının içinde savrulduğu çok zor günler yaşadıklarımız. Her kulak verdiğinde tokat yemiş gibi sarsılıyor insan. Bu şartlarında izlediğimiz tarihe mal olacak gerçek hikayelerde sergilenen çaresiz ve zayıf rol derin yaralar açıyor gönüllerde. Kendinden başka iş, uğraş ne varsa lüzumsuz kılıyor. İnanan Müslümanlar olarak bu duruma karşı nasıl bir tutum sergileyebileceğimiz önemli bir mesele.
Kendinden başlayarak ahlaki ve manevi eğitim, insan, dünya, toplum hakkında eğitim ve bilinçlenme,toplumsal ve bireysel dayanışma, dua ve istiğfar,haksızlıklar karşısında adalet ve hak arayışı, doğru iletişim ve muhabbeti artırma çabaları yapılabileceklerden birkaçı.
Cuma, ümmetin birliğine ve muhabbetine vesile olsun.
🤲🌹