Bugün güneş ışıltıları,paslı,kirli bir aynaya düşmüş gibi.
Bir zaman önceki letafetinden eser yok denizin.
Celalli.
Bütün gece dalgaların homurtularla gelerek kıyıya tokat gibi çarpmasından kaynaklanan sesler yankılandı sessizliğin içinde.
Yoran,ürküten,kuvvetli sesler.
Algılar insan yaşamının gerekleri malum. Beş duyusu çalışmadığında nefes alır ama yaşamaz insan. Beş duyu organı ile gerçekleştirdiği temel algılar ile görür,işitir,koklar,tadar ve hisseder hayatı. Algılamaktan yorulup da dinlenmek istediğinde göz kapakları bir nimet olur. Görmek istemediğinde kapatıverir.
Duymak istemediğinde ise tabii bir tedbiri yok yaradılıştan. Kulaklar her an duymakta.
Ses ve onun kelimelere,notalara dökülmüş hali önemli. Sesler ve sözler sihir gibi etkili olabilir insan üzerinde. 1
Eğitimde öğrenme ve ezberlemede bazı insanlarda işitsel zeka görsel zekadan çok önde. Bunun yanında duyarak aşk derecesinde çok sevebilir insan.Aksi de mümkün tabii.
Mesel kim dediler elbette hakdır.
Ki gözden ilerü âşık kulakdır . 2
Hüsrev ü Şirin,Şem ü Pervane gibi hikaye kahramanları yanında, Veysel Karani görmeden sevenlere örnek. “Kulaktan aşık olmak “da bu hali anlatan bir deyim.
Görmedin iki gözüm oldum ırakdan ‘âşık
Hazret-i Veys-i Karani gibi kulakdan ‘âşık…3
Kulaktan aşık olmak söz konusu olduğunda, Bülbülün hayran olup ,dil döktüğü, açılmış gülü de kulağa benzetir şiirler,menkıbeler yazarlar hakkında.
Goncalar dilden kuluñ güller kulakdan ‘âşıkun
Cezbe-i hüsnüñ ne salmış bilmezin gülzâra ne. 4
Ne anlatır bülbül de, seherlerde sabah esintisi ile salınan gül kulak kesilir.?
Derler ki, gül, Peygamberimiz (sav) Miraç’a çıktığında Rabbin huzurunda Cebrail as ve Burak ile birlikte ter dökmüş. Burak’ın terinden sarı gül, Cebrail (as) terinden beyaz gül ve Hz. Peygamberin (sav) terinden de kırmızı gülün meydana gelmiş.
Bu rivayetlere binaen gül muhabbeti edebi ve kültürel zeminde çok işlenmiş.
Ve yine derler ki,” Bülbül ilâhî aşkla yanan can ve ruhun timsalidir. O bu dünyada veya ten kafesinin içinde uzak kaldığı ezelî gül bahçesinin hasretiyle feryat eden bir Hak âşığıdır” dillere destan ötüşünün anlattığı da Allah’ın (cc) bin güzel ismidir.
Bülbül güle hayran, gül bülbül sözüne…derken sözün dönüp dolaşıp geldiği yerde gülün kokusuna kelam düşürmeden olmaz.
Eski metinlerde İbn-i Sina,ilk ve başta olmak üzere pek çok kadim hekim söz birliği edercesine gül kokusunun kalp ve beyin üzerindeki etkilerinden bahsederek , harika kokusundan dolayı, gül ruha hitap eder,sakinleştirici etkisinden ötürü bayılmayı önlemekte ve endişe kaynaklı kalp çarpıntılarında çok etkilidir, anlama gücünü kuvvetlendirir ve hafızayı güçlendirir, gül suyunu kaynatarak yüzü buğusuna tutmanın özellikle göz hastalıklarını,sarhoşluğu ve baş ağrılarını tedavi eder, aklı ve beyni güçlendirip, duyuları keskinleştirir, yaşam gücünü arttırır,ruhu güçlendirir,kalbi temizler derler.
Eski metinlerde olduğu gibi günümüz farmakoloji ve tıp otoriteleri de gül kokusunun alzhaimer, demans, epilepsi hastalarında unutmayı önleyici ve tedavi edici etkisinden bahsetmekte.
“Kanada’da yayınlanan Biochemical Cell Biology adlı dergisindeki makalede gül çiçeği çözeltisi ile fareler üzerinde yapılan denemelerde antioksidan aktiviteyi arttırdığı, lipid peroksidasyonunu düzenlediği ve farelerin yaşama süresinin uzadığını göstermektedir.
Bir diğer araştırma 2007 yılının ilk aylarında Science dergisinde yayınlanan Lübeck Üniversitesi araştırmacısı Björn Rasch’ın çalışmasıdır. İnsanlar üzerinde gül kokusunun belleğe etkisi konusunda Rasch ve ekibinin yaptığı çalışmada; Gül kokusu yardımıyla beyindeki süreçler daha yakından incelenmiş ve hatırlamada etkisi gösterilmiş, manyetik rezonans görüntülerinde de gül kokulu odada uyuyan deneklerin hipokampüs bölgesinde daha yüksek etkinlik saptanmış.
Gül kokusunun belleğe etkisi Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalında çalışan bir gurup araştırmacı tarafından sıçanlar üzerinde denenmiş.2007 yılında yapılan bu deneysel çalışmada gül yağı aromasının sıçanların öğrenme davranışları üzerine etkisi araştırılmış sonuçta kokulu Isparta gül yağının öğrenme ve hafıza üzerine faydalı etkisi tespit edilmiştir. Dikkat çeken bir başka araştırma ise 2003 yılında Pharmaceutical Biology adlı dergide yayınlanmış. Hindistan’da bir kanser enstitüsünde yapılan araştırmada; Rosa Damascena’nın antioksidan etkisi ve karaciğerdeki etkileriyle kanserde yardımcı olabileceği bildirilmektedir. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalında 2009 yılında yapılan bir araştırmada da “Oksidatif Stresin İndüklediği Sitoksite ve DNA hasarları üzerine R. Damascena’nın etkisi” ispat edilerek, bozulan dokuların düzeltilebildiği ve gençleştirici etkisi olduğu gösterildi. “5
Geçmişten günümüze taşınan, günümüz teknolojisi ile tesbit edilen bu bilgi çok önemli. Malum günümüzde gittikçe artan bir şekilde hafıza-i beşer nisyan ile malul zira. Konu ile alakalı bir linki bloğa koyacağım.
Niyazi-i Mısri mısraları ile noktalayalım.
Cân yine bülbül oldu hâr açılub gül oldu
Göz kulak oldu her yer her ne ki var ol oldu
Oynadı çün nâr‐ı 'aşk kaynadı ebhâr‐ı 'aşk
Her yanaya çağlayub akdı gözüm seyl oldu
Gönül ol bahre daldı dilim tutuldu kaldı
Girdim anın zikrine a’zâlarım dil oldu
Ferhâd bugün ben oldum varlık dağını deldim
Şîrîn’ime varmağa her cânibim yol oldu
Geç ağ_ile karadan halkı bırak aradan
Niyâzî dön buradan durma sana gel oldu.
1-(Büreyde (ra) rivâyet ediyor. Resulullah (asm) şöyle buyurdular:
Bazı sözler sihir gibidir. Bazı ilimler cehalettir. Bazı şiirler de hikmettir. Bazı sözler de dinleyene bir yüktür.
Camiüssağir-2458)
2-(Şeyhî, Hüsrev ü Şîrîn, s.41)
3-(Filibeli Vecdi, Dîvân, s. 232)
4-(Nev‘î, Dîvân, s. 464)
Comments