Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak...der , Ahmet Haşim merdiven şiirinde.
Güneş rengi yapraklar yağıyor adeta gökyüzünden yeryüzüne.
Sarı,kahverengi,kızıl bir örtü ile kaplı ağaç olan her yer.
Şiir gibi manzara,yolun sonunu hatırlatan. Ağırbaşlı, esrarlı, biraz da hüzünlü bir şiir.
Bir sonbahar daha yaşanan...
Zaman gelecekten geçmişe doğru akar bir şekilde. Geçen geçtiği andan itibaren tarih olur.
Şimdiki zaman geleceği tüketip,geçmişe bırakır. Tekrarı olmadan hep yenidir.
Bir nokta,bir nokta daha. Renkli noktalar geçtikleri anın hissettirdiklerinin rengini alırlar.
Beyaz,sarı,kırmızı mavi.
Siyah,simsiyah...
Dökülen yapraklara benzeyen, renk renk noktalar da andan başlayarak geriye doğru hızlıca akar,akar...
Tıpkı bir bilgisayar yazılımı gibi. ...
Tertemiz bir fıtrat üzere doğar her yeni doğan.
Görerek,işiterek,yaşayarak,yaralanarak,yıpranarak düşe kalka öğrenir . İlk başlarda farkında değildir belki ama belleğinde,bir yandan yaşadıklarının kaydı tutulurken,diğer yandan yaşadıklarını özümsemesine ve yorumlamasına göre kişiliği oluşur.
Böylece gün güne eklenirken izler,çıkarımlar yapar,paradigmalar oluşturur. Gelecekte karşısına çıkabilecek sorulara cevabı, geçmişinden referans alarak bulur.
Mesela stres altında iken buzdolabının başından çekilmeyelerin,emzirme süreci yanlış zamanda sonlanmış der uzmanlar.
Geçmişi olmayanın geleceği de bomboştur. Yaşadıklarını nispet edeceği bir deneyimi yoktur zira.
Yaşayarak biriktirdiği hatıralar, bu hatıraların onda bıraktığı izler,kademe kademe insanı bulunduğu haldeki kişi yapar. Biriktirdikleri ona ait ve ona özeldir.
Geçmişini taşıyıp gelen, tıpkı evini düzenler gibi geçmişini de düzenleyip rahatsızlık verenleri, hataları ayıklamak,düzeltmek,tevbe etmek,hafiflemek,rahatlamak ister.
Araştırmalara göre bu ayıklamalar esnasında insanların yaklaşık yüzde 30'u sahte anı üreterek,hatıralarını birbirine karıştırır, bozar, kaybeder veya hayali öğelerle zenginleştirirmiş.
Kendini koruma amaçlı yaparmış bunu bilinçsizce.
Her insan özeldir. Kendi tarihini yazar. Aynı olayı izleyen kişilerin birbirinden farklı bilgi, anlayış ,duruş farklılıkları olayı değerlendirmede ayrı ayrı bakış açıları getirir.
Yaşananı farklı yorumlama, farklı anlama, dolayısıyla farklı anlatma durumu söz konusu olur.
Hasta ruhlar,sahte anılar,çalınmış hatıralar, yalan kişilikler. Bu bozuk parçalar bütünü de etkiler.
Bu sebeple insanın kendi kederini,hüznünü,sevincini,hatalarını,başarılarını sahiplenmesi,geçmişini kabul etmesi geçmişe kök salmış sıkıntılarının çözülmesi ve düzeltilmesi için gereklidir.
Kendi ile uzlaşan,Mevlananın hepimizin bildiği dizelerinde okuduğumuz gibi,olduğu gibi olur ve öyle de görünür.
Güneş gibi ol şefkatte,merhamette.
Gece gibi ol ayıpları örtmekte.
Akarsu gibi ol keremde,cömertlikte.
Ölü gibi ol öfkede ,asabiyette.
Toprak gibi ol tevazuda,mahviyette.
Ya olduğun gibi görün,ya göründüğün gibi ol.
Comments