“Zamanın iki yüzü var, dedi kendi kendine Hayyam, iki boyutu; uzunluğunu güneşin seyri belirliyor, kalınlığını ise tutkular.”
Amin Maalouf’un Hayyam’a söylettiği satırlar Semerkant kitabından.
Ayetlerden bir ayet, nimetlerden bir nimet güneş.Çizgisinde doğup batmakta. Doğduğunda başlayan gün battığında bitiyor. Süreç herkese aynı. Nasıl geçirdiği ise farklılığı. Bu bir günü iki cihanda yüzünü ak edecek şekilde geçiren olduğu kadar , verimli kullanamayarak ziyan eden de var.
Dem sonbahar ya, ben de devrana yetişemiyenlerdenim.
Fotoğraf bir yolcunun kadrajından yıl boyu güneşin seyri. *
Mihr, şems,hurşîd,neyyir-i Azam … olarak da biliriz güneşi .
İspata muhtaç olmayan, aşikar olan için de “gün gibi rûşen” (hüveydâ) deriz.
Mihr,Farsça güneş demek olduğu kadar Eylül ayı da demek.
Eylül ise hazan mevsimi. Dinginlik, huzur ve biraz da hüzün demek. Sararan,dökülen yapraklar, serin esen rüzgar,sonbaharı, sonbahar ise ömrün son demlerini,suların akıp durulduğu yeri anlatır.
Yıl boyu seyri incelendiğinde dümdüz bir çizgi oluşturmaz güneş. Ondan faydalanmayan bir nokta kalmasın diye olsa gerek.
Haftada, onbeş günde veya ayda bir sabit bir noktadan, aynı saatte fotoğrafı çekildiğinde görülür ki seyri sonsuzluk işaretine, sekize benzer. Gün sekizi, gün izi veya analemma olarak adlandırılır. *
NASA yaptığı bir araştırma sonuçlarına göre gün doğarken ve gün batarken bir saat avuç içleri güneşe bakar vaziyette güneşi seyretmenin insana olağanüstü güçler verebileceğini söylüyor. İnsanın da bitkiler gibi enerjisini göneşten alarak yaşayabileceğini ispatlamış. Tabii ki bu ispat gün doğumundan batımına kadar güneş ışığı altında beslenen hayvanların niye durmadan yediklerini açıklamıyor.
Yıllarca bu terapiye inanarak, avuçları açık,yalınayak güneşten enerji alanlara göre, acıkmıyor ,stres olmuyor, duru ve dingin bir zihne sahip oluyor bu zamanı değerlendiren. Bu terapiye on saniye ile başlama gereğinde ekliyorlar.
İnsanın ışığa ayarlı bir ritmi var malum.Biyolojik saat yani sirkadyen ritim deniyor.
Gün ışığının göze teması ile güne başlamak elzem. Işık ile bu temas neticesi kortizol salgılanarak vücudun bütün sistemleri yaradılışına uyumlu bir şekilde çalışmaya başlar.
Bu sebep ile halsiz ve yorgun olmaktan bîzâr olanlara erken yatıp güneş doğmadan kalkmayı tavsiye eder hekimler.
Ümmet-i Muhammed için sabah namazı (farz),*ardından İşrak bekleme ( hadis), ikindiden sonra uyumama (tavsiye) bu saatlerin kıymetine dikkat çeken değerlendirme şekilleri.
Sabah namazından sonra uyumak rızka manidir buyurur Efendimiz (sav)*
Rızkı sadece maddiyat ve yiyecek olarak anlamayalım. Sağlık da rızıktır, huzur da.
Güneşin ışıyıp göz kapakları arasından sızarak beden ülkesini mamur etmesi için ondan önce güne başlamak, şükür ve zikir ile devam etmek gerek.
*
وَالشَّمْسُ تَجْر۪ي لِمُسْتَقَرٍّ لَهَاۜ ذٰلِكَ تَقْد۪يرُ الْعَز۪يزِ الْعَل۪يمِۜ
Onlar için bir başka delil olan güneş, kendine ait yörüngesinde belli bir kanuna göre akıp gider. İşte bu, kudreti dâimâ üstün gelen ve her şeyi en iyi bilen Allah’ın takdiridir.
* Resim,astrofotoğrafçı Tunç Tezelve kardeşi Cenk’in çektiği düzinelerce görüntünün birleştirilmesiyle 2006 yılında oluşturulmuş.
* Peygamberimiz Efendimiz (sav) ; “Kim sabah namazını kılarsa, Allah’ın garantisi altındadır.”
*Beyhakî, el-âdâb, 1/276; Şarani, Levakıh-u’l-Envar, s. 295
*
1-Tirmizi, “Salat”, 412, r.586
“Hazret-i Enes (r.a.)'dan rivayeten, Resûlullah (s.a.v.) buyuruyor ki: "Her kim sabah namazını cemaatle kılar, sonra güneş doğuncaya kadar oturup zikrullah ile meşgul olarak vaktini geçirmeye devam eder, ardından da kalkıp iki rekât namaz kılarsa; (böyle hareket eden bir mü’mine bu hareketi) tam olarak, tam olarak, tam olarak bir hac ve bir umre yapmış gibi ecir kazandırır." buyurmuştur.
2-Ataullah İskenderani, Miftah-ül Felâh ve Misbah-ül Ervâh
“Hazret-i Ayşe (r.a.) validemiz, Resûlullah (s.a.v.)'den işittim, buyurdu ki: "Her kim sabah namazını kıldıktan sonra oturduğu yerden kalkmaz ve dünya işinden bir şey ile meşgul olmayarak, Allah'ı zikreder ve duha (kuşluk) vaktine kadar zikir ile meşgul olup; sonra, dört rekât duha namazı kılarsa; anasından doğduğu gün gibi günahlarından çıkar ve onda günah kalmaz."
3-Ebu Davud “Salat” 301 r.1287, Taberani “el-Mu’cemü’l-kebir” XX 196-197 r.442
“Kim sabah namazını kıldıktan sonra, iki rekatlık kuşluk namazını kılıncaya kadar, hayırdan başka bir şey söylemeden namaz kıldığı yerde oturarak beklerse, Allah onun günahlarını, denizin köpüğü kadar çok olsa bağışlar.”
4-Müslim, Müsâfirîn, 293; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 55; Tirmizî, Cenâiz, 41
“Ukbe b. Âmir el-Cühenî’den şöyle nakledilmiştir: “Resûlullah (s.a.s.) bize üç vakitte namaz kılmayı ve ölülerimizi defnetmeyi yasakladı: Güneşin doğmasından itibaren bir veya iki mızrak boyu yükselmesine kadar, güneşin gökyüzünde tam dik oluşundan batıya yönelmesine kadar ve güneşin sararmasından itibaren batmasına kadar.”
Comments