top of page
  • Yazarın fotoğrafıhüma

Gönül yorgunluğu.


Bizim buralarda sevgili dostlar,erikler meyveye dururken,kirazlar çiçek açtı.Videodaki fındık dalları arasından bembeyaz çiçekleri göz çelen dallar onlar. Kuru dallara can yürüyor,kuşların dilinde bahar şarkısı.

Masmavi gökyüzü,ılık esen rüzgar dışarı davet ederken, baharı bekleyen yorgun savaşçılara düşen,bu davete direnmek.Düşman bahar dinlemiyor,pusuda zira.

Ardımızda bıraktığımız yol,geçirdiğimiz kış, herbirimizi ayrı yordu. Kimi anlatmaktan,kimi duymaktan,kimi korkmaktan yoruldu.

Yorgunluk, hiçbir şeyin umurunda olmayacağı kadar tükenmek demek.

Bir adım daha atamayacağı,bir kelime söyleyemiyeceği,hatta düşünemeyeceğini ifade eder bir insan yorgunum dediğinde.

Doldum demektir yorgunluk. İçimde boş yer kalmadı.

Kimi yol yorgunudur,kimi gönül yorgunu. Bazı insanlar düşüncelerinden ,bazıları yaşadıklarından bitkin düşmüştür.

Taşıyamayacağı kadar yüklendiğinde yorulur insan genellikle,ağırlıkların altında ezildiğinde.

Kelimeler de yorulur söylenmekten,kulaklar işitmekten,gözler görmekten harap olur. Duyacak,görecek,söyleyecek hali kalmaz.

Yorulan beden olduğunda,dinlenmekle geçer de Ruhu yorulunca insanın, zordur onu dinlendirmek. Anadolu irfanı,şimdide depresyon denilen yorulmuşluklara, zarifçe gönül yorgunluğu der.

Eğer inandığı değerler ile desteklenip,beslenemez ise,zaman içinde gönlü yorulur insanın.

Saridir bu yorgunluklar,tıpkı esneme veya gülümseme gibi . Bulaşır,aile ve yakın çevresini de etkiler,bitap düşürür lakin beraberinde güzellikler de getirir.

Çünkü,

“inne meal usri yüsra,Fe inne meal usri yüsra.”

her zorlukla birlikte bir de kolaylık vardır. -1-

Her bahar yeniden neşvü nema bulan kuru dallar gibi,her bitap düştüğünde,kolaylıklara yapışıp dirilmek düşer mücadele etmekten yorulanlara.

“Nükteli ve hikmetli söz ve davranışlarla ruhlarınızı dinlendirin. Zira bedenlerin yorulduğu gibi ruhlar da yorulur.”

Hazreti Ali’nin Nükteli söz ve davranışlarla ruhlarınızı dinlendirin tavsiyesine,küçük bir anekdot ile uyalım.

Günün birinde,ülkelerden birinde, ülkenin gönlü huzursuz Sultanı vezire sormuş:

-İktidar,güç,mal mülk herşeye sahibim ama huzursuz ve keyifsizim.

Oysa işlerimi yapanlar benden çok daha mutlu ve huzurlu. Bunun sebebi nedir.?

Vezir sultana,

-Sultanım,ona 99 kaidesini tatbik edelim. Davranışları bize durumu açıklar.

Gece bir torbaya 99 altın koyup kapısına bırakalım ve üzerine de “Bu 100 altın sana hediyedir” yazıp sonra kapısını çalalım ve olanları takip edelim.

Sultan, merakla vezirinin anlattığı gibi hizmetlinin kapısı önüne keseyi bıraktırır.

Hizmetli, kapıyı açar, sağına soluna bakar ve altınları alır. Heyecanla sayar lakin bir tane altının eksik olduğunu görünce. “Galiba dışarıda bir yere düştü” diyerek çoluk çocuğu alır, kayıp altını aramaya koyulur.

Gece boyunca kayıp altını ararlar , bakmadıkları yer kalmaz.

Eksik altını bulamadıkça,mutluluk ve huzurun yerini,sıkıntı ve huzursuzluk alır.

Ertesi gün sabah, kederli, düşünceli ve oldukça da yorgun olarak görevine başlar.

Onun haline bakan sultan, aradığı sorunun cevabını yüzünün ifadesinde bulur. İnsanın mutluluk ve huzurunun olmayanın peşine düşmekle değil,elinde olanların kıymetini bilmekle olduğunu anlar. Şimdi içi daralıp,gönlü yorulanlar;

Varmısınız, kağıt kalem alıp şükründen aciz olduğumuz nimetleri saymaya.?




1-) inşirah suresi. 5 ve 6. Ayetler.

322 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page