top of page
  • Yazarın fotoğrafıhüma

Ete kemiğe bürünüp, görünen.

  Güneşin parladığı, ışığına mani nesnelerin düşürdüğü gölgelerin de çok güzel olduğu, şiir yazdığı bir cuma sabahı.

   Yunus Emre’nin bilinen mısralarından,

    Ete kemiğe büründüm

    Yunus diye göründüm.

   Başlayan şiiri ile alakalı olumsuz görüş ve eleştiriler var. Bana anlattığı onlara anlattığının dışında. Bu sebeple buraya almakta bir mahsur görmedim.  Bir müddettir,ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm dediği gibi ,İnsanın ete kemiğe bürünen kısmı ile  isim alıp göründüğü cisim ile alakalı düşüncelerin. İsim alıp düşünen  kısmı ,ete kemiğe bürünen ile uyum içinde olduğunda yükselmeye başlıyor insan. İçi dışı,özü ve sözü bir olduğunda...

   Aksi durumda bir çekişmedir gidiyor iki benlik arasında.

   Bir insanın yedikleri,yemede tercih ettikleri,kalıtım ve bedensel yapı, sosyo kültürel yapı, aile yapısı, sosyal yapı ve sosyal sınıf, coğrafi yapı kadar onun karakterine ve kişiliğine etki eder diyor bilenler. Hatta yediklerine göre insanın kim olduğunu söyleyebileceğini iddia edenler var.

      Beslenmede ilk ve temel olan alınan gıdaların helal ve temiz olması. Ardından kişinin yaşına cinsiyetine, içinde bulunduğu fizyolojik duruma göre ihtiyacı olan bütün besin maddelerini ve enerjiyi yeterli miktarda ve ihtiyaç duyulan zamanda besinler yoluyla alabilmesidir.

    Bu konuda geçmişten günümüze çalışmalar yapılmış.

    İbni Haldun deve sütü ve etiyle beslenenlerin zorluklar ve ağır yükler karşısında sabır ve tahammül içinde olmalarından söz eder.

   Anne sütünü yeterli süre ve seviyede alanların kabiliyetlerinin daha fazla geliştiği, daha aktif ve IQ seviyelerinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir.

    Mesela kirazın insanı zinde tuttuğu, ruh hâline ve sosyal ilişkilere pozitif etkisinin olduğu;fazla et yiyen insanların daha saldırgan, duyarsız ve kaba oldukları görülmüştür.

   Yine bir çalışmaya göre Dışadönük kişilerin ekşi tadı, tuzlu tadı ve acı tadı tercih etmeye eğilimli olduğu görülmüştür. Uyumluluk özelliği yüksek olan kişilerin ekşi ve acı tadı daha az tercih etmekte oldukları belirlenmiştir. Sorumluluk yönü yüksek olan bireylerin tatlı, ekşi ve tuzlu tadı daha az tercih ettiği ortaya çıkmıştır. Açıklık yönü kuvvetliler ise acı tadı tercih etmektedir. Nevrotik kişiliğe sahip olanlar ise tatlı tadı tercih etmektedirler.

   İtalyan beslenme uzmanı Prof. Dr. Ezio Di Flaviano, insanların damak zevkleri ve yemek seçimi konusunda ilginç tespitlerde bulunmuştur. Ona göre, sofraya oturup doğru besin maddeleri seçerek, kötü ruh hâlinizi belli oranda düzeltebilirsiniz

    Flaviano, yaptığı tespitler sonucunda zihinsel bunalım içinde ve patlamaya hazır bir psikoloji içinde olan kişilerin makarna, ekmek, taze meyve ve sebze yemeleri gerektiğini; kendisine olan özgüvenini yitirmiş ve bezginlik duyan kişilerin ise, kesinlikle peynir ve kırmızı et tüketmemelerini öneriyor.

İtalyan doktorun tespitine göre, süt ürünleri ve kırmızı et, kişilerde bezginliği artırıyor.            

    Yalnızlık ve iç sıkıntısı hisseden insanların rahatlamak için domates, patlıcan, biberpatates, yumurta ve karnabahar gibi sebzeleri tüketmesini doğru tercih olarak gören Flaviano, söylediği sözler ve davranışlarından memnun olmayanların soğan ve pırasayı tercih etmesi gerektiğini belirtiyor.

     Flaviano, düş kırıklığı, kuşku ve çekingenlik içinde bulunan kişilerin kereviz ve havuç tüketmesinin ruh sağlığı açısından faydalı olacağına dikkat çekerken, iş hayatının yorgunluğu ve stresinden bunalan kişilerin sofralarından bezelyeyi eksik etmemeleri gerektiğini vurguluyor. Üzerinden endişeyi atamayan ve “her an hata yapabilirim” saplantısını aklından çıkaramayan insanların bol bol marul yemeleri gerektiğini belirten İtalyan beslenme uzmanı, saldırgan ve karşısındaki kişilere karşı agresif bir yapısı olan kişilerin kendilerini kontrol altında tutmak için ceviz yemelerini tavsiye ediyor.

     Bugünlük de bu kadar.



    

76 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page