Fotoğraftaki çiçek bize hediye torunlardan. Lakin doktorlar annemin etrafında çiçek, böcek istemiyorlar. Şakir bile hasret anneme.
Bu sebeple aldık, kabul ettik, geri verene hediye ettik.
0 da bir coştu gittiği yerde.
Maşallah.
Çiçeklerin biri sönerken diğeri açıyor.
Bu güzellik cuma hediyesi olsun.
“Hayat inanan ve salih ameller işleyenler dışında hiç kimsenin kazanamadığı bir oyundur” diyor Aliya İzzetbegoviç.
İnanmak ve Salih ameller işlemek yani Kul olmak,Kulluğunu bilmek ve gereğini yerine getirmek demek.
Bunun şuurunda olan insan kendine biçilen rol ne olursa olsun bu hayat yolunda,oyunun sonunda başarı ile göçecektir bu dünyadan.
Her bir insan için bu oyunu başarı ile bitmemesi için damarlarında dolaşanlar var. İmanını, salih amellerini çalmak için pusuda bekleyen.
İpuçları var,nasihatler var,emirler var bizlere verilen,ayağımızı kaydırmak için bekleyenlerden korunmak için.
İbni Sinânın felsefesini benimseyip,savunan Nâsıreddin-i Tûsî (1201-1274) Müslüman astronom, matematikçi ve fizikçidir. Kendi döneminde dünyanın en büyük gözlemevi olan Meraga Rasathanesi’ni kurmuştur.
Ahlâk-ı Nâsırî isimli kitabının nihayetinde bahsettiği ,Eflatunun talebesi Aristoya nasihatlerinin bazılarını almak istedim bugün buraya.
“Kendinin dışında olan şeyleri kendine sermaye etme. Hak edenlere iyilik etmede onların istemesini bekleme ve onlar senden yardım istemeden önce yardımlarına koş. Âlemlerdeki lezzetlerden bir lezzetle mutlu olan, âlemin musibetlerinden bir musibetten endişeye kapılan kimse hikmet sahibi sayılamaz. Ölümü daima hatırla ve ölmüş olanlardan ibret al.
Kişinin fenalığı, çok faydasız söz söylemesinden ve sorumlu olmadıkları şeylerden haber vermesinden anlaşılır.
Başkası hakkında kötü düşünenin kendi nefsi de kötülüğe alışır ve nihayet bu kimsenin tuttuğu yol da kötülüğe çıkar”
Aynı kitabın ölüm bahsinde ise
“ölümden değil, faydasız hedefsiz yaşamaktan korkmak lazım”der.
Yaptığı işlerde dağınık ve dalgın olmayan,hayatının her adımında şuurlu ve uyanık olan ,içinde bulunduğu anın,sahip olduğu sıfatların hakkını tam verir. Gaflete düşmez. Namaz kılarken bedeni rüküda,secdede iken gönlü televizyon karşısında kalmaz mesela. Çocuksa çocuktur, çocukluğunun hakkını verir. Genç ise maddi manevi gücünün. Yaşlandığında hayat boyu biriktirdikleri nasihat olur yol gösterir değer verdiklerine.
Müslüman insanın dünya hayatı içinde kıymetli ve özel zamanlar anlamında ,iki manevi rahmet yağmuru mevsimi var. Hac ibadeti içeren zilkàde, zilhicce ve muharrem ayları bir tanesi.
Bu manevi rahmet yağmuru mevsimlerinden zilhicce ayına girdik . İlk on günü çok kıymetli. Kur'an-ı Kerim'de Fecr Suresi'nin başında, "On geceye yemin olsun ki?" Diye üzerinde yemin edilen on gece ,zilhicce ayının ilk on günü diye bildirilir.
Onlarca hadisi Şerifte kıymeti anlatılan Arife günü doruğa çıkacak ve akabinde bayrama ulaşacağımız kıymetli,geçip gittiğinde yeri doldurulmaz bir manevi iklim.
"Allah indinde Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin!"-1-
Ruhu ve bedeni aynı anı yakalayanlar bir artı ile geçerler bir sonraki adıma. Anı değerlendirmenin sonsuz huzuru ve kazanımları içinde , gafletten azade, ah keşke içermeyen şuurlu bir zaman olur geride kalan.
İnce ince bezenmiş,çiçek çiçek işlenmiş bir nakış gibi,okumaya doyulmayan kitaplar gibi her anında özen,her anında itina ve güzellik sergileyen,seyre doyulmaz bir tablo gibi olur insanın. O ruhu ve bedeni bir arada geçirdiği zamanlar. Bir sanat eseri gibi izlenir hayatında her geri dönüp baktığında.
Gafletinden nadim olmadan,şükürle...
Niyet etmek ,ruhu ve bedeni bir noktaya getirmek için ilk adımdır.
Son yolculuğumuza kadar aldığımız her nefeste,söylediğimiz her sözde,attığımız her adımda sırat köprüsünden geçer gibi olma duası ile…
1-)Abd b. Humeyd, Müsned, 1/257
Comments