Sevme,itaat etme.
Sevdiğini,sevdiğine kurban etme.
Nasıl bir imtihandır hz İbrahim ve hz İsmail’in geçtiği.
Nasıl bir duygudur babanın yaşadığı,nasıl bir teslimiyettir evladın hissettiği.
Ne çeşit bir yürek yangınıdır, ne harlı ateştir annenin düştüğü..
Bugünlerde bayrama doğru adım adım tüketirken saatleri, asırlar öncesine gitmek ,sapsarı kumlu çöllerde ,kızgın güneş altındaki ülkelerde yaşananları ve yaşayanları derin derin düşünmek gerek.
Ayrı,ayrı,tek tek film şeridi gibi geçirmeli gözlerinin önünden.
Hz ibrahimi seyretmeli ilk önce . Batıp yok olanları sevmeyen hz İbrahim’i. Rabbini arayış yolculuğunu. Sanki o imiş gibi yaşamalı putlara isyanını,ateşte tevekkülünü,kurbanda teslimiyetini.
Onunla birlikte sınanmalı ,can ile ateşler içinde.
Ardından elinde bıçak, canan ile.
Candan, canandan geçmeli hz İbrahim gibi, ki ateş yakmasın,bıçak kesmesin.
“Eğer âşık isen yâre
Sakın aldanma ağyare
Düş İbrahim gibi nâre
Bu gülşende yanan olmaz”
Hz Sare’yi görmeli ardından. Evlat özlemi ile yanan yüreğini hissetmeli. Kocasına sevgisini yuvasının mutluluğunu yaşamalı. Onunla beklemeli senelerce. Her ay bir umut büyütmeli gönlünde,her ay ümitsizlik batağında boğulmalı.
Ateşler içinde yanan yüreği ile kıskanan kadın olmalı onunla birlikte. Çaresizliğini,acılarını,hıncını hissetmeli.
Ve sonunda hz İshak’ın sevincini yaşamalı.
Çöl ortasında küçük oğlu ile çaresiz Hz Hacer’i görmeli göz kapaklarının ardında. Kıskanılan,terk edilen olmalı çöllerin ıssızlığında.
Onun teslimiyetini,çaresizliğini, çırpınışlarını izlemeli. Say etmeli onunla birlikte safadan Merve’ye,Merve’den Sefa’ya. Eliyle çevirmeli görünce suyun önünü. Onunla birlikte zemzem suyu içmeli sonunda.
Bir şehrin anası olmalı, o şehirde iman edip,itaat ettiği Rabbinin beytinde olmalı son durağı.
Hz ismail’i yaşamalı babası ile birlikte. Yakarmalı onunla birlikte. Tek tek taş toplamalı. Her seferinde fırlatarak öfke ile yoluna çıkan yoldan saptırmaya yemin etmiş olanı,kahretmeli . Sonrasında Rabbine teslimiyetini ,kesmeyen bıçağı seyretmeli bağlı göz kapakları ardından. Baba oğul birlikte Beytullah’ı tamir etmeli makam-ı ibrahimin üzerinde.
O günden ,bugüne,bugünden yarınlara birer mihmandar herbiri. Geçtikleri benzer yollardan geçip gidene.
Yol açıçı,yön gösterici,umut aşılayan,hedefe ulaştıran birer çıkış kapısı gibi.
İnandım dediğinde,iman ile,sevdim dediğinde sevdiği ile sınanalar, kıskançlık ile,korku ile,yalnızlık ve çaresizlik ile imtihan olanlar gibi ne zaman benzer imtihanlarla sınanırsa insan dönüp bakmalı yüzyıllar öncesine.
Kapalı kapıların anahtarı onlarda.
İçinden çıkılmaz gibi görünen labirentlerin,düğüm düğüm olmuş sıkıntıların,devasız gibi görünen dertlerin çaresi onlarda.
Nasıl hikmet dolu bir geçiş ki onların geçişi , ne muazzam bir çığır ki açtıkları peşlerinden iz sürmekte asırlardır Muhammed ümmeti.
Her sene aynı mevsim ve aynı iklimde.
Dönmekte,say etmekte.
Sel gibi akmakta lebbeyk Allahümme lebbeyk diyerek.
Arafat’ta, Müzdelife’de ,Mina’da,Beytullah’ta.
Yolculuk kendi içine. Susuz çöllerde kendi iklimine yolculuk.
Yedi dönüş,yedi say.
Yedi nefs mertebesi.
Dolaşmış,kördüğüm olmuş ne varsa içinde gide -gele,döne döne çözmeli teker teker.
Ne varsa nefs-i emmarenin emrettiği geride bırakmalı. Kendi şeytanını taşlamalı damarlarında gezen. Her şavtta her adımda birer birer yaklaşmalı menzil-i maksuda.
Kesmeyince bıçak.
Çözebildi mi sırrı.
Erişebildi mi maksuda , kurban yerine saç kesip, onların peşi sıra yol boyu iz sürenler.
Comments