Işıl ışıl bir gün. Denizde gündüz yakamozu yanıp sönmekte dalgalar arasında.
Memleket ve dünya gündemi çözülmemiş düğümler ile dolu.
İnsanların iyilerini tenzih ederek görünüyor ki insanlık esfelei safilinde geziyor.
Bugün cuma, yarın kandil. Mevlid-i Nebi.
Dualarımıza hepimizin canı yanarak takip ettiği gündemin mazlum ve mağdurlarını ekleyelim.
Kandiliniz ve cumanız mübarek olsun.
Kuran-ı Kerim,Karia süresi 4. Ayette,
“Yevme yekunün nasü kel feraşil mebsus “
( O gün insanlar yayılıp dağılmış pervane kelebekleri gibi olurlar. )
Diye anlatılır mahşerin insanları.
Peygamberimiz,Efendimiz sav , bir hadis-i şeriflerinde,
“Benim durumum ile sizin durumunuz, ateş yanınca çekirgeler ve pervane böceklerinin ateşe atılmaya başladığı bir adamın durumuna benzer. İşte ben, ateşe düşmeyesiniz diye sizin kuşaklarınızdan tutuyorum. Siz ise, benim elimden kurtulmaya çalışıyorsunuz...”1 diye uyarıyor.
Ayet-i Kerime’de ve hadis-i şerifte tasvir edilen insanların korku ,dehşet ile panik halinde koşuşturmalarının benzetildiği, minik pervaneler, renklerine mi vurgundur,parlaklığına mı bilinmez ateşe meftundurlar. Onların şuursuzca ışığına koşup, ateşte yok oluşunu izleyenlerin herbiri kendilerince pervanenin candan öte sevdasını yorumlar,anlatır.
Gazali: İbret almaz pervane ,eğer ibret nazarı olsaydı onda bir kere zarar gördükten sonra, kendisini aynı acıya sürüklemezdi derken;
Şadi Şirazi:Aşka uçarsan kanadın yanar...
Mevlana:Aşka uçmazsan kanat neye yarar...
Yunus Emre:Aşka vardıktan sonra kanadı kim arar... der.
İnsan.
Topraktan yaratılmış ve yine toprağa karışacak olandır.
Ahseni takvim üzere yaratılmış. Yaratılmışların en güzeli olmakla sıfatlandırılan.
Dağlara,taşlara sığmayan,onun gönlüne sığmış. Benzersiz. Değerli,şerefli,özel ve güzel.
Gönlü var,sezer, aklı vardır seçer.
Lakin,aklına mağrur. İmtihan için geldiği yeryüzünde,unutur kâlu belada verdiği sözü.
Pervaneler gibi , kapılır ateşe çağıranların cazibesine, düşer ateşe,yanar da yanar.
Dünyası ateş,ahireti ateş olur.
6.asırda.
Arabistan’da .
Mekke’de .
Gece gibi kapkara insanlık,simsiyah kalpler. Esfel-i safiliinde geziyor eşref-i mahlukat .
Nefs-i emmarenin elinde bîzâr.
Hayvanlar dahi utanç içinde gördüklerinden.
Ahval bu iken, aylardan rebiyyülevvel,günlerden pazartesiyken ateşe düşen pervaneler misali küfrün karanlığında kavrulan insanlığı,ateşten çekip kurtaracak olanın doğumu ile aydınlandı karanlıklar.
Onun gelişi ile kurtuluş ümidi doğdu , ateşe düşenlere.
Hikmetinden sual olunmaz, ne farklı bir yeri var ki aylar içinde, Rebiyülevvel ayının ve bu ayın Pazartesi günlerinin hep önemli tarihler olmuş hayatında Peygamberimizin.
Doğumu ,Hicreti, Vefatı...
Bu ayda,Pazartesi günleri.
Dünyaya teşrif ettiği pazartesi gününden , kıyamete kadar bütün zamanlarda pervaneler gibi, nâr ve nûr arasında ümmeti.
Ateş ve ışık ,karanlık ile aydınlık ,gece ve gündüz arasında. Ya nârı seçerler ya da nûru. Bu iki kelimenin,iki harfinin ,Nun ve Re’nin arasında birinde Elif var, diğerinde Vav.
Elif rabbimizin birliğini anlatır ama insan söz konusu olduğunda enesidir anlattığı.
Vav kulluğu temsil eder. Kulun secdedeki halidir derler.
Nefsi nâra kapılır.
Gönlü nûru seçer, kul olur, ümmet olur...
1-)Müslim, Fezail 19. Buhari, Rikak 26. Tirmizi, Edeb 82)
💐💐💐