Belgesel izlemeyi sevenler sıkça karşılaşırlar, düşünemeyen,bizim anladığımız anlamda konuşamayan,iç güdüleri ile yaşadıklarını düşündükleri canlılar olan hayvanların,yavrularına olan düşkünlüklerini. Onların yavrularını hayata hazırlamak için gösterdikleri gayreti hayretler içinde izler. Göz yaşartıcı bulurlar.
Hayvanların her biri kendi yaratılışı üzerine eğitir yavrularını. Hiç bir arslan, tilki gibi yetiştirmez,hiç bir koyun et yemeğe özendirmez yavrusunu.
Hayvanlarda hal böyle iken hz Adem nesline gelince,düşünen,akl eden canlılar olarak onların evlatları ,dünya ve ahiret umutlarıdır. Hayatları boyunca her hayali onlar üzerine kurarlar. Onları korumak,eğitmek,hayata hazırlamak,dünyaları kadar ahiretlerini de kurtarmaya çalışmak en büyük amaçlarıdır.
Din insanın şahsiyetini oluşturan en önemli etkenlerden biri. Çocukluk çağından itibaren insan üzerinde etkili olarak onu şekillendirir ve belli bir renge boyar. Gören ,görünmeyen renginden tanır onu.
Her İnsan tabii ve gereklidir ki kendi dini ,terbiyesi ve doğruları üzere yetiştirir evladını. Farklı bir yapıya kaymasını istemez. Yad eller almasın diye çabalar,çırpınır.
Doğuda,batıda,geçmişte, her din ve kültürde bu böyledir. Gelecekte de böyle olacaktır.
Bu günlerde isteyenin katılabileceği bir kampanya ve kampanya üzerine Meclis’e taşınan polemikler var. Bugün bir videoda konuşmacının söylediği gibi “bale yaparsa dahi çocuk,camiye giderse daha çocuk” yaklaşımı ile hareket ediyor itiraz sahipleri.
Allah’a,peygambere,kitaplarına kısaca amentüye inanan insanlar bu konuda en hassas davrananlardandırlar. İnançları gereği erken yaşta başlayan eğitim önemlidir. 7 yaşında namaz kılmaya başlamaları ,ağaç yaşken eğildiği için gereklidir.
Geçmişte dede ve ninelerin dahil olduğu geniş aile yapısı,güçlü sosyal bağlar,mahalle ve sokaktaki arkadaş ve dostluk ilişkileri ailenin küçük fertlerinin gelişiminde önemli rol oynardı. Günün hay huyu ile meşgul olan anne babanın bıraktıkları boşluk büyükleri tarafından doldurulurdu. Dedenin elinden tutup camiye gider. Dini ,ahlaki,kültürel edep ve adabı onların dizi dibinde,muazzam sevgi ile öğrenirlerdi.
Günümüzde çocuklar bütün bu desteklerden mahrum yanlız yaşıyorlar. Hayatları ev-okul arasında geçiyor. Kalan zamanın tümünde de ekran başındalar.
Okulların büyük çoğunluğunda eğitim maalesef bu konularda yetersiz kalıyor. Boşlukları dolduramıyor. Her yönden taarruz altındaki çocukların pek çoğu okulda yaşadıkları yaşlarına özgü çekişmelere,ekranda maruz kaldıkları yozlaşmalara,küçücük ruhunu kemiren büyük dertlerine derman olan bulamıyor. Güven hissedemiyor.
Kendi kendilerine savunma mekanizmaları geliştiriyor bencil ve saldırgan oluyorlar.
Burada hepsini saymayacağım.Z kuşağı ,milenyum nesli diye ifade edilen neslin özelliklerini pek çoğumuz endişe ile izlemekteyiz.
Mescit ve camiler, Allah’a secde edip,ibadet edilen yerler olduğu kadar, çocukların yuva sıcaklığı buldukları,yalnız olmadıklarını hissettikleri,paylaşmanın zevkine vardıkları mekanlardır.
Omuz omuza rabbin huzurunda saf tutmak,yaşı,mevkiyi,statüyü ortadan kaldırır. Çoçuğun ruhunu yükseltir. Büyür orada. Rabbinin emri karşısında diğer saf tutanlar ile eşittir.
Tıpkı kullandığımız elektronik aletlerin belli zamanlarda şarz olmaları gibi beş vakit camide toplananlar da bir çeşit şarz olup,güçlenerek ayrılırlar birbirlerinden.
Dünyanın her yerinde ibadet ve mabetlerle doğru ilişkiler kurmuş çocukların, diğerlerine göre günümüz alkol,uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklarına karşı bilinçli ve güçlü oldukları bilinir.
Bu konuda çok güzel araştırma ve çalışmalar var. Teşvik edip,özendiriyorlar.
Nihayetinde , anne ve babalar kıymetli yavrularının, inanan,inandığından güç alan,müslüman edep ve ahlakı ile bezenmiş,kötü özellik ve alışkanlıklardan beri, bu her tarafı bir çeşit tehlike ve tuzaklarla dolu çağımızda, hayatlarını tuzaklara düşmeden, huzur içinde atlatmış olarak nihayete ulaşmalarını istiyorlarsa onların cami ve mescitler ile ilişkilerine çok özen göstermek,öneminin farkına varmak durumundalar...
Comentarios